Geçen yıl Ramazan ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkeler arasında beklenmedik bir kriz patlak vermişti.
Gece geç saatlerde Katar Haber Ajansı (QNA)’nın sitesinde Katar Emiri Temim Bin Hamed Es-Sani’ye ait olduğu belirtilen bir takım açıklamalar yayınlandı.
İran’ı destekleyici ifadeler içeren o açıklamaların yayınlanmasından itibaren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medyası yoğun bir şekilde Katar aleyhine yayın yapmaya başladı.
Açıklamalar QNA’nın sitesinde yayınlandığı için birçok kişi gerçek olduğunu zannetmişti.
Fakat kısa süre sonra ajansın internet sitesinin bilgisayar korsanları tarafından ele geçirildiği ve yayınlanan açıklamaların asılsız olduğu açıklandı.
Buna rağmen söz konusu açıklamalar kullanılarak Katar aleyhine yürütülen propaganda tüm hızıyla devam etti.
Kriz daha da büyüdü ve 5 Haziran 2017’de dört ülke; Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Mısır Katar’la tüm ilişkilerini kestiklerini açıkladılar.
Krize hazırlıksız yakalanan Doha, ilk şoku kısa sürede atlattı ve tek karayolu kapısı olan Selva Kapısı’nın Suudi Arabistan tarafından kapatılmasının hemen ardından gıda ve benzeri ihtiyaçlarını temin için alternatif yollar aramaya başladı.
Krizin patlak vermesinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra bakıldığında Katar’ın dört bir koldan kendisine yöneltilen saldırıları püskürtmeyi başardığını söyleyebiliriz.
İlk andan itibaren Doha’nın yanında yer alan ve hava koridoru kurarak Katar halkının acil gıda ihtiyacını karşılayan, Doha’daki üssüne asker gönderme tarihini öne alan Türkiye’nin de bu başarıda rolü olduğu unutulmamalı.
Katar’la ilişkilerini kesen dört ülke düşmanlıkta o kadar ileri gitti ki, kriz öncesine dönüş adeta imkânsız hale geldi.
Darbe için, yönetimdeki aileden önce Abdullah Bin Ali Es-Sani ismini ortaya attılar.
Fakat bomba ellerinde patladı.
Abdullah Bin Ali Es-Sani, BAE’de zorla alıkonulduğunu açıkladı ve Katarlılara seslenerek mevcut yönetime sahip çıkmaları çağrısında bulundu.
İlk denemeden istediği sonucu elde edemeyen Suudi Arabistan ve BAE, bu kez Katar’ın ilk dışişleri bakanı Suheym Bin Hamed Bin Abdullah Es-Sani’nin sekizinci oğlu 1984 doğumlu Sultan Bin Suheym’i keşfettiyse de henüz amaçlarına ulaşabilmiş değiller.
Bu aşamadan sonra ulaşmaları da oldukça zor.
Çünkü Katar abluka girişimine rağmen taviz vermedi ve ihtiyaçlarını teminde herhangi bir sorun yaşamamak için gerekli tüm önlemleri aldı.
Hatta geçenlerde bir adım daha ileri giderek Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn ürünlerinin Katar’da satışını yasakladı.
Kısacası, “Sizin tek bir iğnenize dahi muhtaç değilim” dedi.
Çarşı ve pazarda, marketlerde dört ülkenin ürünlerini satan tespit edilirse cezalandırılacak.
Kararın amacı Doha’yla ilişkilerini kesen ülkelerin ürünlerinin üçüncü ülkeler aracılığıyla Katar’da satışının yapılmasını önlemek.
Körfezdeki krizin üzerinden bir yıl geçti.
Katar’la ilişkilerini kesen ülkeler hedeflerinden hiçbirini gerçekleştiremedi.
Doha’da darbe yapamadılar.
El-Udeyd Üssü’nün kapatılmasını ya da 2022 Dünya Kupası ev sahipliğinin Katar’dan alınmasını sağlayamadılar.
El-Cezire kanalı yayınını sürdürüyor.
Allah ömrüne bereket versin, Şeyh Yusuf El-Karadavi de hâlâ Katar’da.
Çarşamba günü Katar Emiri Temim Bin Hamed Es-Sani’nin âlimlerin onuruna verdiği iftar yemeğinin en önemli konuğuydu.
Körfez’de tarafların geri adım atmaya hazır olmadıkları ve krizle birlikte yaşamaya alıştıkları görülüyor.