Karz-ı hasen kelime anlamı olarak güzel borç manasına gelen, karşılığını beklemeden yalnızca Allah rızasını kazanabilmek için yapılan ve karşılığının sadece Allah’tan beklenilmesi gereken; bir başkasına verilen borcun adıdır.
İslam dininin güzelliklerinden, bugünün dünyasında belki de çok az kişinin anlayabileceği bir kavramdır.
Kapitalist sistemin kişiyi tamamen maddiyatçılığa evirdiği konvansiyonel finans dünyası içerisinde bulunanlara oldukça ters gelen bir terimden bahsediyoruz.
Çünkü konvansiyonel finansta paranın bir maliyeti vardır; zaman ilerledikçe bu maliyet çoğalır ve verilen borç, üzerine paranın zaman değeri konularak geri alınır.
Paranın zaman değeri dediğimiz kavramın asıl adı ise faizdir ve Allah katında faiz tüm insanlara haram kılınmıştır.
Faiz ki alın terinin olmadığı kazancı ifade eden; kaybetmenin olmadığı, hangi zaman diliminde ne kadar gelir sağlayacağınızı bildiğiniz, devamlı surette paranın çoğaldığı ve hiç azalmadığı; bu yüzden de ekonomileri perişan eden bir kavramdır.
İşletmeleri, aileleri ve kurumları yokluğa doğru götüren, her an borcun katlandığı, insanın cebinden parayı çalan bir kavramdır faiz.
Burada saydığımız ve saymadığımız birçok sebepten ötürü de Allah’ın haram ettiği bir kavramdır.
Yani faizi alan da veren de Allah katında en büyük günahkârlar sınıfındadır ve müminler faiz konusuna çok ama çok dikkat etmelidirler.
Bakara suresinin 275. ayetinde Allah şöyle buyurmuştur; “Faiz yiyenler, kıyamet günü kabirlerinden başka türlü değil ancak şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bunun sebebi, “alış-veriş de tıpkı faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır.”
Bu ayet, faizle ilgili ayetlerden sadece bir tanesidir ve dinimizin faiz konusundaki hassasiyetini gözler önüne sermektedir.
İşte bu denli haram kılınan faizin günümüz dünyasında inandığı gibi yaşamak isteyenlerin, inandığı gibi ticaret yapmak isteyenlerin ve inandığı gibi alış-veriş yapmak isteyenlerin önünde duran nasıl bir engel olduğunu konunun tüm muhatapları bilmektedir.
Bu anlamda da karz-ı hasen kavramının öneminin ne kadar büyük olduğu da açık bir şekilde ortadadır.
Faiz ayetinin geçtiği aynı surede yani Bakara suresinin 245. ayetinde karz-ı hasenle ilgili Allah şöyle buyurmuştur; “Kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah da bunu katbekat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz”.
İnfak ve sadakanın yanında Kur’an-ı Kerim’in müminleri yönlendirdiği üçüncü yardımlaşma-dayanışma şekli ise karz-ı hasendir.
İnfak ve sadakada bir geri dönüş yoktur yani geri ödenme durumu olmazken karz-ı hasende bir borç kavramı olduğu için verilen borç; borç verilenin müsaitlik durumuna göre borç verene geri ödenir.
Günümüz ekonomik şartlarında karz-ı haseni uygulayabileceğimiz o kadar çok alan vardır ki…
Evlenmek isteyen gençler, üniversitelerde okuyan gençler, ay sonunu getirmede zorlanan aileler, borçlarını faizsiz olarak ödemek isteyen esnaflar, tüccarlar vs. vs.
Yüce dinimizin bu güzel yönünü sosyal ve içtimai hayatımızda uygulama gayretinde olabilmek niyetinde olunmalıdır.
Çünkü niyet hayır, akıbet hayırdır.
Ayrıca hadis-i şerifte geçtiği üzere de ameller niyetlere göredir.