Karpuz değil nar taneleri…

Abone Ol

CHP’nin müflis siyasi figürü Kemal Kılıçdaroğlu, bu yılın haziran ayında Ankara Güvenpark’tan yola çıkarak sözüm ona bir ‘’Adalet Yürüyüşü…!’’ başlatmıştı…Hatırladınız değil mi? Çakma Gandhi’nin bu yürüyüşte eskittiği pabuçlarını kendilerine münhasır müzelerinde sergileme şerefine nail olan Koç grubunun Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, bir müze sahibi olarak yaptığı konuşmada “Bizim ülke olarak milli değerlerimiz çok yok..!’’ dedikten sonra “Ülke karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş durumda’’ diye bir şey yumurtlayı verdi… Ve “Ben elli yaşındayım, ülkemde hiç bu kadar ayrışmayı görmedim” dedi…

Cümlelerinin satır aralarından anlaşılacağı üzere, ifade ettiği bu ayrışmadan Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın sorumlu olduğunu ima etmeye çalıştı… Yani an itibarı ile dünyada ümmetin lideri pozisyonuna gelen, dili, dini, ırkı, farklı 128 ülkeyi aynı doğruda birleştirip bir araya getirmeyi başarabilen Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan…

Hem de ABD Başkanı Donald Trump’ın, hukuku ve evrensel değerleri hiçe sayarak “Kudüs’ü tek taraflı, İsrail’in başkenti olarak kabul ettiğini” ilan ettiği bir dönemde…! Çok şükür 128 onurlu ve omurgalı ülke, Trump’ın para tehditlerine rağmen ona boyun eğmedi ve böylece “Kudüs’ün kırmızı çizgilerine herkes tarafından saygı duyulması gerektiğinin’’ altını bir kez daha kalınca çizmiş oldular. Bu duruş esasen, kendinden olmayanı sürekli tehdit eden bu “Belanın irisi şımarık Trump’ın’’ uluslararası toplum tarafından da nasıl yalnız bırakıldığının gösterilmesi açısından önemli olmuştur. Ayrıca BM’de elde edilen bu başarı “Erdoğan’ın yalnızca Türkiye’nin değil ümmetin de lideri olduğunu ispatlamıştır.’’

Neymiş Trump efendi…! Öyle kaldırım kabadayılığı ile bu işler olmuyormuş anladın mı? Bak yağlı sarı saçlarınla orta yerde yine çevrimdışı kaldın…! ‘’Dünya senin dolarından da, beşten de büyükmüş değil mi..!?’’

Milletimizin 15 Temmuz da, ABD, NATO ve FETÖ tarafından gerçekleştirilen son haçlı saldırısını çıplak elleri ile püskürtmesi, istiklâline ve istikbaline sahip çıkması, açıkça söylemek gerekirse bundan böyle ‘’ümmetin yeniden dirilişine’’ de vesile olacaktır. Bundan böyle hiçbir şey inşallah eskisi gibi olmayacaktır. Çünkü 15 Temmuz “Çanakkale’deki gibi ümmet ruhunun’’ yeniden canlandığı çok önemli bir milattır. Çanakkale, hasta adam olarak ifade edilen Osmanlının, artık bir daha ayağa kalkamaz gözüyle bakılan ümmetin, yeniden ayağa kalktığı dirildiği yerdir…

Biz Müslümanlar için, kutsallarımızı ‘’Mekke’yi, Medine’yi, Kudüs’ü’’ korumak çok ama çok önemlidir. Onlar için gerektiğinde savaşmak hepimizin boynunun borcudur. Kudüs davası İslam davası olup bütün Müslümanların davasıdır. Kudüs’ün işgali Müslümanlık için çarpan tüm yüreklerin işgalidir. Kudüs özgür olmadan, Müslümanlar asla özgür olamazlar. Kudüs özgür değilse bilesiniz ki ümmet de özgür değildir. Kudüs özgür değilse Mekke de Medine de özgür değildir. Kudüs özgür değilse bilesiniz ki dünya da özgür değildir…

Biz Türkler Müslüman olduktan sonra, İslam’ı en güzel şekilde anlamış, yaşamış ve ona en çok hizmet etmiş bir milletiz…İşte sırf bu yüzden Türk Milleti, Allah’ın ve Resulünün övgüsüne mazhar olmuşlardır. Allah’ın rızası için gözünü kırpmadan ölüme giden biz Türkler’e işte bu yüzden “Cündullah” yani Allah’ın ordusu denmiştir. Bizleri İslam’la şereflendiren ve insani meziyetlere gark eden Rab’ımıza sonsuz kere hamdolsun…

Yani demem o ki yazımın başında ifade edildiği gibi ortada yarılan bir karpuz falan yok.! Bilakis birbirlerini tamamlamak için bir araya gelmiş nar taneleri var…!