Birkaç günden beridir, döviz kurları merkezli kopan bir fırtınaya tanıklık ediyoruz.
Muhalifler için en mümbit alan buydu ve bütün güçlerini o noktaya teksif etmişlerdi.
Zira manipülasyona ve dış müdahalelere açık bir mahiyete sahipti ve açık söylemek gerekiyorsa doların 19 liraya dayanmış olması, gram altının bin lirayı geçmesi, mahut kesimin, istediklerini elde edebilmeleri açısından mühim bir mevzi kazandıkları anlamına geliyordu.
Hele bir de TÜSİAD rüzgârını (?!) arkalarına almışlarken, değmeyin keyiflerine…
Yukarıdaki anlattığım tabloyu kime okursanız okuyun bunu, bir ülkeye saldıran dış güçlerin çabası ve hisleri olarak tefsir edeceklerdir.
Gerçek de budur zaten.
Bir kimsenin kendi ülkesine, kendi ülkesinin parasına böylesine zalimce düşman olması düşünülemez elbette ama söz konusu Türkiye olunca, her şey bir anda değişiyor ve bütün kavramlar altüst oluveriyor ne yazık ki…
Bir işadamı dostumdan dinledim.
Birkaç işadamı (ki, içlerinde iktidara karşı olanlar çoğunlukta) oturmuş son gelişmeleri değerlendiriyorlar. Konuşmanın en hararetli bölümünde birinin telefonu ısrarla çalıyor. Tam sessize alacakken arayan numarayı görünce; “Müsaadenizle buna bakmak zorundayım” diyerek telefonu açıyor.
Konuşma önce tek taraflı yürürken birden telefon sahibi adeta kükrer gibi; “bundan size ne!” diye bağırarak kapatıyor telefonunu.
Herkes ne olduğunu sorar bakışlarla arkadaşlarının yüzüne bakarlarken kendisi açıklık getiriyor az önceki konuşmaya.
Arayan çalıştığı banka imiş...
Özel bankalardan birisi…
Hadi biraz daha açıklayıcı olup TÜSİAD üyelerinden önemli bir ismin bankası olduğunu da ekleyelim…
Arayan yetkili hoşbeşten sonra işadamının tepesini attıran şu soruyu sormuş.
“Mal, bulabiliyor musunuz?”
İşadamının, “bundan size ne!” diye bağırmasının sebep olan soru bu.
Adam, “bana hesabımla ilgili, kullandığım kredilerle ilgili, hülasa finansla ilgili sorular sorması gereken şahıs, benim mal bulup bulamadığımı öğrenmeye çalışıyor. Bu, bir bankacının soracağı soru değil. Bunu soran kişi, piyasanın hangi oranda manipüle edilebileceğini öğrenmek için sorar” diyor ve orada bulunan herkes, o dakikadan itibaren bu kez bu konuyu tartışmaya başlıyorlar.
Son kanaat şu:
Kurdaki anormal artış zaten yapay ve hormonal ama bunun arkasındaki güç, piyasaların kaosa sürüklenmesini ve bir anlamda ülke ekonomisinin batmasını temenni eden güçtür ve bu tuzağa düşmemeliyiz…
Öteden beri dile getirdiğimiz ve Joe Biden’ın Askerleri’ diye tesmiye ettiğimiz muhalif güçlerin, aralarına TÜSİAD’ı da kattıktan sonra geldikleri durum budur.
Kura yönelik malum operasyon başladığında, şu cümleyi kurmuştum sosyal medya hesaplarımın birinde:
“Firavun, son koz olarak büyücülerini sahneye sürmüştü.
Küresel güçlerin ve içerideki işbirlikçi hainlerin son umudu da finansal illüzyon!
En güçlü ülkelerin ekonomilerine kıyas edildiğinde bile gayet iyi durumda olan Türkiye'yi bu numaralarla alt edemeyecekler biiznillah!”
Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı’nın pazartesi günü akşam saatlerinde açıkladığı manifesto, bu şer güçlerin Türkiye’yi alt edemeyeceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Türkiye’yi kaosa sürüklemek amacıyla pimini çektikleri bomba ellerinde patladı ve tabir caiz ise Joe Biden’ın askerleri bir kez daha bozguna uğradılar.
Bundan böyle diledikleri gibi at oynatamayacak, halkı kendi menfur amaçları doğrultusunda kullanamayacaklar zira açıklanan ekonomik program onlara bu fırsatı tanımayacak bir mahiyet arz ediyor.
Geldiğimiz bu nokta sonrasında yapılması gereken en mühim husus şudur.
Memleketi ekonomik açıdan kaosa sürüklemek amacıyla piyasaları keyfi zamlarla allak bullak eden haramilerin ümüğüne çökmek!..
Hazine ve Maliye bakanı Sayın Nebati’nin son açıklamaları bu yöndeki ümitlerimizi arttıracak nitelikte doğrusu.
Katıldığı TV programında şu sözleri söyledi Sayın Bakan:
“Fırsatçılık yaparsan, bu ülkeyi tehlikeye sokarsan bundan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığının nasıl bir bakanlık olduğunu anlarsın.”
Puslu havaya güvenip halkı soymaya çalışan haramilerle ilgili yüreklere su serpen bu açıklama, inşallah lafta kalmaz ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir bakanlık olduğunu hepsi/herkes görür.
Haydi hayırlısı…