Bu hafta Kanal İstanbul için yeni bir güzergah açıklaması yayınlandı. Kanal İstanbul daha önce farklı güzergâh açıklamaları ile defalarca gündeme gelmişti. Ancak bu sefer durum biraz daha farklı. Çevresel Etki Raporu (ÇED) için önerilen güzergâh bu defa kabul gördü ve ÇED süreci de başlamış oldu. Süreç tamamlandıktan sonra Bakanlığın onaylamasının ardından resmiyet kazanacak. İşin resmiyet kazanması önemli nitekim daha önce açıklanan farklı güzergahlar ile bölgede tabiri caiz ise dere yatakları, tarla vs.. ne varsa el değiştirmişti. Parası az olan, çok olan herkes bütçesine göre prim yapacak umuduyla bölgeden yer almıştı. Ha bir de Silivri’den arsa, tarla toplayan çok oldu. Bir çok müteahhit yaptığı projeleri Kanal İstanbul manzaralı ev diye satmıştı. Ama sonra güzergâh tekrar değişmişti. Demem o ki ÇED süreci başlamış olsa bile sonuçlanması ve Bakanlığın açıklama yapması ile güzergâh netlik kazanacak. Zaten Kanal İstanbul gibi büyük bir projenin yapılması sadece geçeceği bölgeye değer katmayacak. İstanbul’un tamamını olumlu etkileyecektir.
2011 yılında Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın açıkladığı çılgın proje Kanal İstanbul’un kabul gören ÇED başvuru dosyasına göre kanal, Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü’nün doğusunu takip eden güzergâhta yapılacak. İstanbul Boğazı’na alternatif geliştirilen Kanal İstanbul, Başakşehir, Çatalca, Avcılar, Arnavutköy, Eyüp ve Küçükçekme bölgelerini etkileyecek. Uzunluğu 45 km olan Kanal inşaatının 5 yılda tamamlanması planlanıyor. İnşaat sırasında çıkacak hafriyat ile de Marmara Denizi’nde üç ada yapılması düşünülüyor.
Başakşehir evrim geçiriyor
2000’li yılların başında İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ne işim dolayısıyla gider gelirdim. O zamanlar Başakçehir organizenin arkasında küçük bir mahalle idi. KİPTAŞ’ın yaptığı bloklar vardı. “Burada kim oturur, herhâlde bölgeye yakın çalışanlar” diye de düşünürdüm. Bölgenin geçmişini iyi bilen Fuzulev YKB Eyüp Akbal o zaman için şöyle diyor: “Beklerdik, ekmek, süt vs. almak için mahalleye konteyner gelirdi oradan alışveriş yapardık.” O günden bugüne 17 yıl geçti. Başakşehir mahalleden kocaman bir şehre dönüştü. Doğu batı aksında büyüyen İstanbul, kuzeye doğru genişleyince Başakşehir’de göç almaya ve büyümeye devam etti. Başakşehir, İstanbul’un en şanslı ilçelerinden biri bana göre. İstanbul’a yapılacak büyük yatırımların neredeyse tamamı burada. Kuzeyde yapılan Avrupa’nın en büyük havalimanı, 3. köprü otoban yolları, Emlak Konut’un dev yatırımları, büyük şehir hastanesi, büyük şehir parkları hepsi Başakşehir’de veya sınırlarına yakın yapılıyor. İstanbul’un her karışı değerli ama son yıllarda büyük piyango Başakşehir’e çıkmış gibi…
Körfez yatırımcılarının gözü bizde
Bahreyn İslami Bankası Üst Yöneticisi Hassan Jarrar, Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkelerinde istikrarsızlığın devam etmesi durumunda Arap sermayesinin Türkiye’ye geleceğini söylüyor. Jarrar; “Türkiye’nin demokratik ve laik bir ülke oluşu, bölgede rol model oluşturuyor. Çoğu ülke bunu başaramadı. Türkiye’nin, gayrimenkul açısından Avrupa’ya göre bazı avantajları bulunduğunu, kültürel yapısı, gelenekleri ve toplumsal yapısıyla da Arap yatırımcıları için adeta bir cazibe merkezi olarak görülüyor.” dedi. Yabancının 1 milyon dolar karşılığı satın alacağı gayrimenkul ile vatandaş olması kanunlaştığında çok konuşulmuştu. Rakamın çok yüksek olduğu tartışılmıştı. İşinin üstatlarından yakın bir arkadaşım, geçen yıl yabancılara vatandaşlık verilmesi yasalaşınca şöyle demişti: “Bu ülkede ezan sesini duymak için 1 milyon dolar verecek insanlar var.” Rakam tartışılabilir ama Türkiye’nin konumu, cazibesi, ortak değerleri tartışma götürmez bir gerçek. Avrasya tüneli, Marmaray, 3.köprü, İstanbul yeni havalimanı, Kanal İstanbul gibi mega projeleri ve cazip yatırım fırsatlarıyla Türkiye, Körfez ülkelerinin radarında…