Kalbinle yaptığın her şey geri sana dönecek…

Abone Ol

Zihnimi burgu gibi delen sorularla yine hiçliğin karanlık boşluğundayım… Acaba diyor, kendime soruyorum; bu dünya gerçekten kötülerin dünyası mı? İyilere bu dünyada hiç mi yer yok? Kötüler hep galip mi gelecekler? Ya da iyiliğin, barışın, huzurun, sevginin, kardeşliğin dünyaya hâkim olması için bir şeyleri yanlış mı yapıyoruz? Deyin hele bu devran hep böyle mi sürecek? “Birileri sürekli kötülük yaparken birileri de sürekli tamir mi edecek?’’ Hiçbir iyilik cezasız kalmayacak mı?

Nefeslerimizin sayılı olduğunu bildiğimiz ve içerisinde yaşadığımız bu yaşlı dünya, Allah-u Teâlâ’nın bizlere bir emanetidir. Bu çok kıymetli emanet, emaneti verenin nam-ı hesabına, her anlamda “güveni, hu­zuru ve barışı’’ sonuna kadar hak etmektedir. Lakin bizler bu ema­nete hakkıyla sahip çıkamıyoruz. Çünkü herkes gol atmanın peşinde! Ve artık kimse kimseye de güvenmiyor. Hal böyle olunca da küresel ölçekte bir güven bunalımı yaşamamız da kaçınılmaz oluyor. Bireyler ve toplumlar arası ilişkilerimizi sarsan, dünyanın her ge­çen gün daha güvensiz hâle gelmesine sebep olan şey “emperyalizmin ve kapitalizmin’’ beslediği terör hadisele­rinin ardı arkasının kesilmemesidir. Paranın firavunları istiyorlar ki İslam dünyasını cendereden hiç çıkmasın. Evet, ümmetin durumu perişandır. Müslümanların kahir ekseriyeti kan ve gözyaşı içerisindedir. “Hakikatlerin karartıldığı kirli ve acımasız bir dönemden geçmekteyiz. İslam karşıtlığı, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve nefret suçları artmakta; terör ve şiddet masum canlara kıymaya devam etmektedir.’’ 

Terörün dini, dili, ırkı yoktur. Terör dünyanın her yerinde terördür. Ve geçen hafta Yeni Zelanda’da cami içerisinde yapılan şey de tam olarak budur. Elli kadar masum Müslüman kardeşimiz aşağılık bir haçlı soysuzu tarafından şehit edilmiş ve tüm dünyanın gözü önünde hunharca bir “Hıristiyan terörü’’ işlenmiştir. Bu konu şimdilik burada dursun. Çünkü bu yazının asıl mevzusu bu değil. Ben bu alçaklara inat örnek bir Müslüman olmaya çalışarak “dünyada yine iyilik kazanacak’’ diyor ve bu yazımda “iyiliği’’ yazmak istiyorum. Çünkü çok iyi biliyorum ki, ‘’Dünyayı iyilik değiştirecek, geleceğimizi iyilik kurtaracak’’ Çünkü çok iyi biliyorum ki, insan bütün varlık âleminin tek şerefli varlığıdır. Çünkü insan, yeryüzündeki akıl ve irade sahibi tek canlıdır. Kıymetli dostlar, insan gibi insan olmak, iyi bir insan olmak bilesiniz ki aynı zaman da “Müslüman’’ olmak demektir. Müslüman, insanların elinden, dilinden zarar görmediği, emin olduğu güvendiği kimsedir. Türkler Müslüman’dır. Türkler, yüzyıllar boyunca “iyiliği iyilik olsun’’ diye değil, yapılması gereken bir görev olarak görmüşlerdir. Rus gazeteci Kristina Golubeva’nın “Türklerin iyilik yapmak geleneğini gerçekten çok takdir ediyorum!” demesi de boşa değildir…

Biz Müslüman Türkler için iyilik bir insanlık idealidir. Küçük de olsa, her iyilik bizim için çok kıymetlidir. Çünkü biliriz ki “Her iyilik bir sadakadır.’’ İnsanların eliyle, diliyle, malıyla, ilmiyle, yapabileceği nice iyilikler vardır. İyilik, insanın bu hayattaki en önemli kazancı, en değerli mirasıdır. İyilik, merhametli bir yüreğin sesine kulak verip garibe nefes, yetime kardeş, yoksula sevinç olmaktır. Mazluma elini, evini, gönlünü açmaktır. İyilik, kalpleri eritmek, kardeşi ile aşını, ekmeğini, sevgisini, kederini paylaşmaktır. Bizler Müslümanlar olarak kardeşiz. Benden sonrası tufan deyip asla bir köşeye çekilemeyiz. Bizler çok iyi biliriz ki; “Kardeşlik iki şeyi de beraberinde getirir: Biri nimet, diğeri de külfet. Ve her ikisi de sorgusuz başımızın tacıdır.’’ Çünkü Allah-u Teâlâ bizlere İsra Suresi’nde “Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz…” buyurmuştur.

İyilik yapmak bizi insanlaştırır, iyileştirir, hayata bağlar… İyilik yapmak, mutlu ve sağlıklı olmamızın sebebidir. İnsanlar dünyayı ayakta tutmak, hayata geliş amacını kavramak, mutlu olmak ve mutlu etmek için aklını ve kalbini kullanarak her daim iyilik yapmalıdır. Kanada’da British Colombia Üniversitesi tarafından yapılan araştırma; ‘’İyilik yapmanın ve hayır işlerinde bulunmanın, insanların kalbine ve beden sağlığına çok iyi geldiğini ortaya çıkardı.’’ Müslümanların hayır olarak yapılan her şeyin Allah tarafından bilindiğine ve karşılığının hem bu dünyada hem de âhirette fazlası ile verileceğine olan inançları tamdır. Çünkü onlar “Zerre ağırlığınca iyilik yapanın mutlaka karşılığını göreceğine, buna karşın zerre ağırlığınca kötülükte bulunanın da mutlaka cezasını bulacağına iman etmişlerdir.’’ Dostlar, Allah’ın hikmetinden sual olunmaz değil mi! Bazen bilemezsin ki, küçük bir iyilik yapar kocaman bir mutluluk satın alırsın… Hem ne demişti atalarımız:  “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir…’’

Gözümüzün nuru, Fahr-i Kâinat Efendimizin (sas) bütün hayatı hep iyilik yapmakla geçmiştir. Onun yetimleri, yoksulları, zorda ve darda kalanları, maddi ve manevi yardıma muhtaç olan kimsesizleri nasıl bağrına bastığını, onlarla nasıl candan ve fedakârca ilgilendiğini çok iyi biliyoruz. Hal böyle olunca dünyada insanlara karşı iyilik yapmak, âhirette insanı mutlu kılacak ve cennete girmesine vesile olacaktır diye umuyoruz. Hani halk arasındaki “Ne verirsin elinle, o gider seninle” sözü sanırım tam da bu durumu anlatmaktadır. Ameller niyetlere göredir. Lakin bunu bir gösteriş haline de getirmekte bilesiniz ki doğru değildir. Hani yine bir söz var ya “İyilik yapar gibi görünmeyin, iyilik yapın görünmeyin!’’ diye, sanırım böyle davranmak her iki taraf içinde en doğrusu olacaktır. Ha bir de iyilik yaptığımız insanlardan lütfen karşılık beklemeyelim! O zaman karşılık için yapılan işin adı iyilik değil bilakis tefecilik olur.  

Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar; iyilik yapmak için zaman ve sebep beklememize asla gerek yoktur. Hem biliyor musunuz iyiliğin ölçüsü de yoktur. İnsanlara güler yüzlü davranmak, güzel söz söylemek, selam vermek, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmak, onların sevincini, hüznünü, kederini paylaşıp yükünü hafifletmek, çölde pusulasız kalana pusula olmak, yaratılanı Yaratan’ın hatrına sevmek… Bunların hepsi birer iyiliktir. Yine öte taraftan akla ziyan bir şekilde, benden sonrası tufan diyerek nezaketi zayıflık, iyi niyeti enayilik sananlar var. Mütevazılığı aptallık, kazık atmayı da kurnazlık sananlar var. Evet, maalesef aramızda hayalinde bile iyilik olmayan insanlar var! Olsun onlar dün de vardı, bugün de varlar, yarın da olacaklar… Bizler doğrularla ezberleri bozmaya devam edeceğiz. Hz. Ali’nin (ra) “Sana kötülük yapanı iyilik yaparak cezalandır.’’ Sözüyle rüzgârları tersine çevireceğiz. Sizin farklılığınız iyilik olsun. Bir iyilik yapın, dünyada dostunuzu, mahşerde sizi bulsun. Sakın ha unutmayın, dünyayı iyilik kurtaracak! “Kalbinle yaptığın her şey geri sana dönecek’’ Hz. Mevlana

Selametle…