Kahraman Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın cephede İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun incelemeleri sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon konuşmasına dikkat çekmek istiyorum.
Cumhurbaşkanı’na telefonda şu bilgiyi veriyor Kahraman şehit Tümgeneral Aydın:
“Gerçekten terörle mücadele tarihinin erişemediği sayıda, yüksek oranda silah, teçhizat ve yaşam malzemesi ele geçirdik. Değerlendirmem odur ki; önümüzdeki günlerde ortaya çıkarılan mağaza sayılarında artış olacak. Bulunacak silah, teçhizat ve malzemelerde de artışlar olacaktır. Bu bölgenin teröristlerden temizlenmiş olması çok büyük oranda silah ve teçhizat malzemesi bulunmuş olması, Türkiye genelindeki terörle mücadeleye katkı sağlayacaktır. Bu bölgelerin temizlenmesi Ankara-İstanbul gibi büyükşehirlerde de terörün belinin kırılması adına da bir etki sağlayacaktır. Biz bu kararlılıkta devam ediyoruz”
Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın ile birlikte 13 kahraman şehidimizi tüm şehitlerimiz gibi bağrımıza bastık. Onlar yüreklerde hep yaşayacaklardır. Şehitler ölü değildir zaten. Bayrak inmesin, ezan susmasın, göğsümüze namahrem eli değmesin diye kahramanlık destanı yazan yiğit oğlu yiğittir onlar. Çanakkale’yi geçilmez kılan dedelerinin torunudur onlar. Hayatın keyfini çıkarmak olmadı dertleri hiçbir zaman. Vatan ve namus için canlarını ortaya koymasını bildikleri için ‘Şehadet’ ile ödüllendirilen ve milletin bağrında ebedi yaşam hakkı kazanan milletin gururudur onlar. 15 Temmuz alçak işgal ve darbe kalkışmasında da içlerindeki ihanetçilerle canları pahasına çatışan vatan aşığıdır onlar.
Şehit Tümgeneral Aydın’ın dediği gibi teröristlerin inlerine girilerek, 40 yılda ele geçirilemeyen silah, teçhizat ve yaşam malzemeleri tek seferde ele geçirilmesi terörle mücadelede nasıl büyük başarılar elde ettiğimizin kanıtıdır.
Elbette ki her canlı ölümü tadacaktır. Çünkü dünya ebedi kalınacak mekân değil, Allah’ın (cc) rızasını kazanmak üzere vatan için, bayrak için, ezan için, insanlığın iyiliği için mücadele edilecek geçici mekândır. İnanan insanlar bunu bilir. Bu mücadele için de kahramanlık destanları yazılır. Yazdıran Allah’a hamdolsun.
Şimdi Sultan 1. Murad’ın Kosova Meydan Savaşı da şehadetinden birkaç dakika önce okuduğu duayı hatırlamanın tam zamanı. Şöyle diyor Murad Hüdavendigar:
“Peygamberin yüzünün suyu, Kerbela’da akan kan, ayrılık gecesinden ağlayan göz, aşkının yolunda sürünen yüz, dertlilerin hazin gönlü ve canlara tesir eden yakarışları için! Lütfunu bizimle beraber kıl ve muhafazanı bizden eksik etme Yarabbi!
Ya Rab! İslam ehline yardımcı ol, düşmanın elini bizden uzak tut! Günahımıza değil, candan ve gönülden gelen ahımıza bak! Mücahitlerini telef ve bizi düşman oklarına hedef ettirme.
Vücutlarımızı mezardan sakla, İslam’ı tehlikelerden uzak tut. Bunca senedir ettiğimiz duaları ve din uğruna yaptığımız savaşları boşa çıkarma, adımı kahrın ile perişan, yüzümü halkın içinde siyah etme! İslam topraklarını ayaklar altında çiğnetme, utanç içindeki insanların yaşadığı bir yer haline getirme. Ya Rabbi, bilirim ki İslam ehline lütufların çoktur, bu lütuflarını bu savaşta da göster. Din yolunda şehit olunacaksa beni et de ahirette mutlu bir yere ulaşayım.”
Duamız da dileğimiz de budur. Âmin…