Kahraman Kazan !..

Abone Ol

Ankara’da yaşadığım bölgeye yaklaşık Kızılay mesafesinde olan Kazan ilçesine bir kaç gün önce bazı dostlarımızla beraber bir taziye ziyaretinde bulunduk. Öncellikle milliği; fedakârlık, cesaret ve nezaketiyle sürekli gelişen bu ilçe halkının gönlünde taht kurmayı başarıp, üç dönemdir kesintisiz olarak Belediye Başkanlığı görevine seçilen Lokman Ertürk kardeşimizi ziyaret edip, olup biten hakkında direkt kendisinden bilgi aldık, başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi sunduk. Halen o meş’um gecenin ruh halini yaşamakta olduğunu hissettiğimiz kıymetli başkan, Cumhurbaşkanının talimatı ardından milletin nasıl organize olduğunu ve aşağılık darbe girişimini atıl kılabilmek için halkın belediyesi sıfatıyla nasıl bir can hıraş gayret gösterdiklerini adeta bizlere de yaşatarak anlattı, gurur duyduk, duygulandık. Malumunuzdur, bu rezil darbe girişiminin ana karargahı bu ilçe sınırları içerisinde bulunan ve eski adı Mürted olan Akıncı Hava Üssüdür ve TAI de yine bu ilçededir.

Başı son derece kalabalık Lokman Başkana bize ayırdığı vakit nedeniyle teşekkür edip daha fazla meşgul etmemek üzere izin isteyip bazı şehit ailelerini ziyaret edeceğimizi söylediğimizde, yine büyük bir kibarlık göstererek belediyesi bünyesinde kurduğu Şehit ve Gazi aileleri dayanışma birimine talimat vererek bizlere mihmandarlık yapılması talimatını veriyor.

İlk ziyaretimiz Kazan merkezindeki bir Şehit evine; Genç bir hanımefendi, 6 yaşındaki oğlu, şehit kocasının babası ve yakın aile bireyleri. Evde büyük bir Türk bayrağı en baş köşede, şehidin babasının kederi yüzüne yansımış, ancak gururu da bir o denli belirgin. Şehitliğin bu vatan için ne denli önemli bir değer olduğunu anlatıyor Bahadır İslam ve bu şerefe erişmiş bir aile olarak her türlü övgü ve desteğe layık olduklarını, bundan sonraki Türkiye’nin gerçek kurtarıcı ve kurucularının bu kardeşlerimiz olduğundan dem vuruyor. Hep birlikte duygulanıyoruz. Ben” Devletin size sahip çıkmasıyla ilgili bir sıkıntınız var mı diyorum? Şehidin babası ve eşi ;” yok yok, bilakis bizi o kadar çok onurlandırdılar ki, inanılır gibi değil” diyorlar.. Altı yaşındaki şehit evladı arada bir gelip bize asker selamı çakıyor, babasının adının zikredildiğini duyduğunda ”o benim babam ” diyerek onurlu bir tebessüm salıyor ortama, kucaklayıp seviyoruz bu yiğit delikanlıyı… Gelin kız ”Vatan sağ olsun ” diyor ısrarla; ancak hüznü, acısı, doyamamışlığı ve kaygısı yüzüne yansıyor.. Ayrılmak üzere ayağa kalkıyoruz ve bu arada Hakan Albayrak hakim bir sesle aileye son bir söz söylüyor; ” Tabii ki vatan sağ olsun falan da, ateş düştüğü yeri yakar,  ben bu acıları bilirim.. Ne olur en ufak bir sıkıntınız olursa bizimle irtibat kurun! ”

Göz yaşlarımızı içimize akıtarak bu aileyle vedalaşıyor ve merkeze yaklaşık 13 km uzaklıktaki Ahiköy’e doğru yola çıkıyoruz. Ankara’nın köylerini pek bilmezdim esasen ve anlatılanlardan öğreniyorum ki, bu coğrafya en eski bilinen Türk yerleşimleriymiş Anadolu’da…

”Kocasız yaşayabilirim, ancak vatansız asla!..”

Akıncı(Mürted) Hava Üssünden vatanımıza yönelik tehdidi bastırmak üzere o gece Ahi köyün Muhtarı Ali Anar da arkadaşlarıyla haberleşerek harekete geçmiş. Yola çıkarken 15 yaşındaki oğlu Hüseyin onu yalnız bırakmak istememiş ve birlikte arabalarına binerek yüzlerce vatanseverle birlikte Akıncı üssünün nizamiyesine gitmişler. Şehit evladı Hüseyin; ” gerginlik artınca babam beni daha gerilerde bir yere götürdü, bazı arkadaşları ve çocuklarının da olduğu yere bırakarak sen buradan ayrılma dedi ve kendisi Nizamiye kapısına doğru gitti” şeklinde anlatıyor ilk yaşananları…

Babamın beni oraya bırakmasından sonra çok sayıda insanın bölgeye geldiğini ve nizamiye kapısına doğru yürüdüğünü gördüm.. Ardından çok şiddetli silah sesleri geldi, herkes her yere dağılmıştı ve ben ” babam” diyerek koşmaya başladım, beni tutmak isteyenler oldu ama sıyrıldım.. Ahlayan inleyen yaralı insanların yüzlerlerine baktım, hareketsiz duranlar gördüm, acaba babam mıdır diye beyni parçalanmış cesetleri karıştırdım, ama babam değildi hiç biri. Sonra ambulanslara koştum, bulamadım.. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra  bir büyüğüm geldi ve  babamın ambulansta olduğunu söyledi, yanına bindirdiler beni, üstü başı kan içerisindeki babam bir şeyler söylemek istercesine gözlerime bakıyor ama diyemiyordu.. Baban iyi diye bir ses duydum ki, bu arada bana bir iğne yaptılar, sonra da babam öldü…”

Bazı detayları sormak istediğimde Hakan Albayrak ince bir dürtükle kulağıma eğiliyor ” Abi bırak rahat rahat anlatsın kesme, bu kendisini toparlamasını sağlar”, eyvallah usta diyorum. Bu arada 34 yaşında ve en büyüğü Hüseyin olmak üzere 6 evlada sahip Anası gelip oturuyor upuzun taziye masasına.. Onlarca kadın etrafında ve büyük özgüvenle diyor ki; ”Eşimin şehadetinden sonra ilk kez dün gittim Kazan’a gittim ve inanın ayaklarım yere çok daha güçlü ve sağlam basıyordu…”

Sonradan öğreniyorum ki bu hanımefendi, o gece yorgun argın eve gelip kanepede uzanan kocasına ” memlekette darbe neyin bir şeyler oluyormuş, ne yatıyon, kalk git vatanını savun” diyen bacımızmış… Bir şey daha söyledi dostlar, bu muhterem insan kocasının şehadetini öğrendikten sonra ” Kocasız yaşayabilirim amma , vatansız asla !” diyen güncel bir Nene Hatunmuş… 

O gün Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk’le konuşurken ”artık burası 9 şehidi ve onlarca yaralısıyla Kahraman Kazan’dır” demiştim.. Bir gün sonra Başbakanımız Binali Yıldırım’ın Kazan meydanında tam da bu ifadeyi kullandı.

Selam olsun Kahraman Kazan’a ve milletlerinin özgürlüğü için meydanlara doluşan tüm yiğit kahraman il, ilçe, belde köy, mahalle ve mezraalar ahalisine !..

”Bu vatan, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır ”

Esenlikler…..