Mısır’da cunta mahkemesi, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Rabia şehidimiz Esma’nın babası Muhammed Biltaci’nin de aralarında bulunduğu 13 İhvan-ı Müslimin mensubuyla birlikte toplam 100 kişi hakkında idam kararı verdi.
Cenab-ı Allah, Hasan el Benna’nın yoldaşlarına güç versin. Onları her iki cihanda aziz eylesin. Mursi ve arkadaşlarının şehadet parmaklarının ucundaki aşka ve öfkeye selam olsun.
Dünya sus pus. Ama ne önemi var! İşte, ağabeyimiz Arif Ay, “Kahire Konuşuyor” diyor:
Ben Kahire
aldanmış ve aldatılmış şehir
Nil’in kabarması gibi kabarır kahrım
Kahire’yim de ondan farelerin cirit attığı
kilerlerin boş kurudu ambarlarım
kabuk bağlamış çıbanımdır piramitler
krallarla anılmaktan gurur duyduğum sanılmasın
Nil’de salınan sal kadar saadet muştulayan ben
kalbimi kavurup geçen çöl rüzgarıyla bedbin
kölelerin teriyle lime lime yataklara döndüm
izbe sokakların ruhuma dahil ettiği humma
sarsar beni Mısrü’l Kadime kahinleriyle
yanı başımda zarafet timsali İskenderiye
örümcek bağlamış ehram
mumyasını gezdirir hala Firavun
rivayet edilir ki
kan akmıştır çeşmelerimden
kan her yerde ve Nil kandandır
felaket toprağın her yerindedir
yine rivayet edilir ki
kurbağalar sivrisinekler vesair böcekler
istila etmiştir Firavun’a karşı
inat etmiştir Firavun
sürüleri telef edilmiş
çıban kesmiştir büyücülerini
dolu biçmiştir ekinleri
çekirgeler sarmıştır her yanı
çocuklar dökülmüştür sapır sapır
ve karanlık çökmüştür
Musa Firavun mücadelesi sürüp gitmiştir
ta ki Kızıldeniz ortasından yarılıncaya değin
güneş İbranilere doğmuş
hayat yalnız onların olmuştur
Asâ ki yerle gök arası radar
hakikat rivayet
rivayet hakikat kadar
Osmanlının kırılan kavalıyım
Kavalalı’nın elinde
ne paşababalar gördüm ciğerlerimden kan içen
sürgünler ülkesiyim haraç mezat mirastan
payıma geviş getiren develerden gayrı ne kaldı
Nil’in bereketi evde kalmış kız memesi gibi kurudu
âlimliğime söz söyletmem ha
bu yüzden kötü bir babayım
oğullarım berduş kızlarım evde kalmış
mürüvvetini görmedim ne evlâd ü ıyâlin ne de tarihin
papirüslere geçirilen şan şöhret masalları
yazısı silinmiş mezar taşları
hayallerime kalın duvarlar ördü
Eyyub’un gözyaşları sulasa da dipsiz çölü
aşkın da zindanıyım ben
ellerimi kesen Züleyha’nın bıçağı olmasa da
ben ellerimi kesmeye devam edeceğim hâlâ
Yusuf’un kuyusundan fışkıran petrol
plastik elmalara dönüşürken
Yusuf’u bekleyedursun zaman
ey kardeşim Bağdat
sana içimi dökmekten başka
bir şey gelmiyor elimden
oğullarım berduş
kızlarım evde kalmış
Arif Ay