Kâğıt üretimi kritik bir meseledir!

Abone Ol

Kâğıt konusunu yazmaya başlarken adettendir konunun ucunu Çin’den tutarsın. O kısmı atlıyorum doğrudan şimdiye geliyorum. Kâğıt meselesi kritik bir mesele. Kâğıt sektörü en yukarıda kültürel ve endüstriyel kâğıt olarak ikiye ayrılıyor. Kitap, dergi, gazete, defter kâğıtlarına “Kültürel Kâğıt”; oluklu mukavva ambalaj, temizlik, kraft torba, karton gibi kâğıtlara da “Endüstriyel Kâğıt” deniliyor. İkisinin de hammaddesi selüloz yani ağaç ve bir de petrokimya ürünleri.

Avrupa Birliği’nin resmi istatistik kurumu olan Eurostat’ın raporuna göre dünyada 2017 yılında 279 milyon ton kâğıt tüketilmiş. Büyük pazar… Bu tüketimin büyük bölümü endüstriyel kâğıtlar. Yani tuvalete kâğıdı, süt kutusu, karton koli vs… 279 milyon ton kitap okumamış yani insan evladı.

Bir kağıt fabrikası kurmak isterseniz; adı kağıt fabrikası ama aslında kolici olacaksanız yani en az 3.5 milyon dolar yatırım demek bu. En küçük hali böyle ama 30 milyon dolar ayırırsanız, 1 milyon tondan fazla kapasitesi olan dev tesis kurarsınız. Ama kültürel kâğıt fabrikası kurmak isterseniz iş büyüyor ve konu araziyi ve makineyi aşıp yatırım en az 100 milyon dolara yaklaşıyor.

Türkiye tükettiği kâğıdın yarısını ithal ediyor. Hiç ihraç etmiyor değil elbette ama ithalat da yapıyor. Eğer kültürel kâğıt arıyorsanız tamamına yakını ithal; çünkü mesele hem kalite hem fiyat. Bütün bu çılgınca tüketimle başa çıkabilmek için dünya ülkelerinin tamamı geri dönüşüme odaklanmış durumda. Bunu bir kurtuluş olarak görüyorlar.

ASIL KURTULUŞ KENEVİRDE

1930 yılına kadar dünyanın bütün kâğıt ihtiyacının %85’i kenevirden karşılanıyordu. Sonra ABD’nin dünya ülkelerine uyguladığı baskıyla kenevir üretimi, esrar bahanesiyle yasaklanıyor. Çünkü kenevir petrolün de rakibi. Asfalt, plastik ve kumaş gibi daha onlarca ürün yapılabiliyor. Ancak zaman değişti. Türkiye aynı 1970’lerde olduğu gibi haşhaş konusunda gösterdiği milli iradeyi 2016 yılında kenevir konusunda da gösterdi kenevir yasağını kaldırdı. 2016 yılının Temmuz ayında Türkiye’de 19 ilde kenevir üretimine izin verildi. Kenevir, ağaca göre 25 kat daha hızlı büyüyor. 1 yıllık kenevir tarlası 25 yıllık orman kapasitesinde ürün veriyor yani. Ayrıca kenevir ağaçlara göre yine 25 kat daha fazla oksijen sağlıyor. Kenevir ağaca göre 20 kat daha az bakım ve yatırım gerektiriyor. Kenevire zirai ilaç kullanmaya gerek yok; çünkü zararlılara karşı kendini koruduğu gibi çevresini de koruyor. Kenevirden üretilen kâğıt ağaçtan üretilen kâğıda göre 3 kat daha dayanıklı. Ağaçtan üretilen kâğıt en fazla 3 defa geri dönüşürken kenevirden üretilen kâğıt en az 8 defa geri dönüşüme girebiliyor. Kenevirden üretilen kâğıt gerçekten 1. sınıf kâğıt oluyor. Kenevirden üretilen kâğıdın hammadde maliyeti ağaç hamuruna göre %60 daha ucuz. Kenevirden üretilen kâğıdın ağaç hamuru gibi petrokimya kimyasallarına ihtiyacı yok. Türkiye’de Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak illerinde kenevir yetiştirmek serbest. Buralardan kenevir toplansa ve kâğıt üretilse hem daha ucuza mal edeceğiz hem rekabetçi bir fiyatımız olacak hem de ithalatı azaltacağız.

PEKİ NİYE YAPMIYORUZ?

Bu soruyu uzun yıllardır kâğıt fabrikasında çalışan bir yöneticiye sorduğumda da şu cevabı aldım: “Biz kâğıt üreticisi değiliz, koliciyiz. Kenevir ekilecek, toplanacak, hamur olacak, selüloz alınacak, artan yan ürünler uygun koşullarda depolanacak, ilaç ve yem fabrikalarına geri satılacak. Ohoo bu dediklerin çalışkanlık gerektirir. Bizde öyle çiftçi de yok öyle patron da… Bizim patronlar alırlar krediyi, alırlar makinaları ‘Avrupa’nın en büyük kâğıt fabrikasını kurduk’ derler ama koli basarlar oluklu mukavva yaparlar. ‘Kenevir’ desen ‘Esrarcılık mı yapalım, iyi bir şey olsaydı Avrupalı çoktan yapardı o işi’ der, keser atarlar!..”

Üstelik kenevirden kâğıt üreten bir fabrikanın yatırım maliyeti ağaçtan kâğıt üreten fabrikaya göre yarı yarıya daha ucuz ama biz yapmıyoruz işte!..