Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) “kadına şiddet” rezaletine karşı dikkat çekmek için erkekleri hayvanlarla kıyasladığı reklam filmine en çok bozulanlardan hatta “Böyle saçmalık mı olur, bu şımarıklık” diye öfkelenenlerden biri de bendim. Zira kadın hakkı savunmak için erkek düşmanlığı yapmak aile kurumuna, toplumsal yapıya dinamit döşemektir. Kadın düşmanlığı da, erkek düşmanlığı da fıtrata isyandır.
Öte yandan daha derin ve daha eski bir akıl hastalığı olan feminizm de en az kadına şiddet kadar ilkel bir barbarlık olarak kabul edilmelidir.
Fakat eğri oturalım doğru konuşalım;
Dün Adana’da tartıştığı eşini kaçmasın diye eve kilitleyen erkek nedir? Hayvandan bile aşağı ilkel bir barbardır ve ibreti alem için ceza almalıdır.
Geçen hafta kıyafetini beğenmediği için asansöre binmek üzere olan çarşaflı bir kadına tükürüp hakaret eden erkek nedir? Hayvandan bile aşağı ilkel bir barbardır ve ibreti alem için ceza almalıdır.
Kadına fiziksel ya da duygusal şiddet uygulayan erkeklerin acizlik seviyesi toplumun tamamını tehdit eden bir terördür. Bu kadar acizleşmiş yaratıklar sırf kendilerini ispatlamak için, sırf zevk için bebeklere de zarar verirler, çocuklara da zarar verirler ve rastgele vatandaşlara da zarar verebilirler. “İşlerinde başarısızlar, arkadaşlık ilişkilerinde kötü ve mutsuzlar, cinsel hayatlarında eksik ve mutsuzlar, hayatın her alanında yetersiz ve zarara sebep oluyorlar”:
Uzmanların profil çıkartırken yazdıkları bu ortak özellikler kime ait biliyor musunuz? Acımasızlıklarıyla ün kazanmış seri katillere, teröristlere ve kadına şiddet uygulayan erkeklere. Eşini döven bir adam sadece eşini değil bütün toplumu tehdit eden, mevcut olmasa bile potansiyel bir teröristtir. İşte bu durumda kadına fiziksel ya da duygusal her türden şiddete karşı duyarlılık seviyemizi buraya çıkarmalıyız.
Yapanın yanına kar kalmayacak cezalar düzenlenmeli. Yapmaya meyillileri korkutacak kadar şiddetli ve keskin olmalı bu cezalar. Başka suçlarda potansiyel/muhtemel suçluyu cezayla korkutmak tek başına yeteriz kalabilir ama kadın döven erkekler alabildiğine korkak ve zayıf oldukları için onları korkutmak işe yarayacaktır.
Kadına şiddet hiçbir şart altında mazur görülmez. Şartlar ne olursa olsun şiddet gösteren kesin suçludur. İşte tam burada emekli hakime bir kadın büyüğümüz şu uyarıyı yapıyor bize: “Kanun çıkaracaksan erkekleri de koruyacaksın. Erkeği kadın karşısında çaresiz mazlum durumuna düşürmeyeceksin. Kadınlar “Nasıl olsa erkekler karşı gelemez” diye bir hakaret ve aşağılama çarkına sürükleniyorlar. Bunun da önüne geçmek lazım. Kadın, “Kanunlar sorgusuz benim yanımda” nasıl olsa diye erkeğe hakaret ettiğinde, iftira ettiğinde, tahrik edip onu suça itmeye çabaladığında onu da cezalandıracaksın. Kadını koruma kanunları dengesiz olursa; kadının saldırıya geçmesi için devletin kurduğu bir taaruz siperi olur. Kadın devlet siperinin arkasına geçer erkeğe saldırır. Kadını mümkün olan en hassas düzeyde koruyacak devlet ama istismar edilmesine de meydan vermeyecek”
Bu açıklamanın ardından konuşmasını şöyle bitiriyor emekli hakime hanım büyüğümüz:
“Kadınlar nasıl ki ana evladıysa erkekler de ana evladı. Erkekleri ağaçtan toplamıyor bu millet, kadın da erkek de insandır ikisi de ana evladıdır”