Türk siyaseti hareketli günler yaşıyor, Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar da pek durulacağını sanmıyorum. Bir araya gelmesi mümkün olmayan kişiler, partiler, gruplar bir araya gelmeye ve bir arada poz vermeye başladı.
“Millî Görüş”ün tek temsilcisi olduğu iddiasındaki Saadet Partisi; varlık gayesi, Millî Görüş çizgisindeki insanları yok etmek, sindirmek, siyaset sahnesinden silmek olan CHP’nin kayığına binmek için uğraşıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı her icraatı fütursuzca eleştiren, hiçbir olumlu icraatında yanında olmayan Saadet Partisi ve ak saçlı kurmayları CHP’nin geçmişini, Müslümanlara yaşattıklarını, Erbakan Hocamıza ettikleri zulümleri unutup hiçbir şey olmamış gibi onlarla kol kola Reis’i düşürmek için canhıraş bir şekilde çalışabiliyor.
“Kadere bak kadere, kimler kimlerle beraber?”
Yine Reis’le yola çıkan, Reis’in sayesinde rüyasında bile göremeyeceği makamlara gelenler, AK Parti ve Reis lehine olan hiçbir olayda meydanlarda görünmezken Reis’in aleyhine olabilecek ve ona zarar verebilecek her durumdan vazife çıkarıp eleştiri adı altında kinlerini, öfkelerini, tahammülsüzlüklerini serdediyorlar, dikenlerini çıkarıyorlar. Kendilerine kardeşim diyenlere eleştiri adı altında hep dikenlerini batırırken kardeşinin(!) etine aş erenlere dikensiz gül bahçesi sunuyorlar!..
“Kadere bak kadere, kimler kimlerle beraber?”
CHP’ye gelince… Türkiye’nin hayrına olan her şeye muhalif, Türkiye’yi dışarıya şikâyet ederken çok naif, Türkiye düşmanlarıyla iş tutarken pek zarif, yabancıları anlama konusunda oldukça arif ama bizim milletimizi anlama konusunda işe yaramıyor sınırsız tarif!.. Liderlerine göre PKK’lılar arkadaş, DHKP-C yoldaş, FETÖ sırdaş… İstanbul il başkanlığına atanan hanımefendiye bakınca CHP’nin ne kadar bizden(!) olduğunu, anlarsınız zaten. Hanımefendi’ye(!) göre, Ermeniler’i katlettik, devletimiz seri katil, CHP’nin HDP ile işbirliği yapması (siz bunu PKK olarak anlayın) normal… Yunanlılar ile ilgili düşüncelerine girmeyelim bile!.. Kocasının beş dakikada çeyrek domuzu götürmesi mi? Aman ne önemi var? İsteyen istediği haltı yer!.. Dindar olmasa da domuz deyince midesi kalkan ortalama Türk insanı iseniz CHP’yi de CHP’nin atadığı il başkanını da anlayamayacak kadar yobaz ve gericisiniz. “Kadere bak kadere, kimler kimlerle beraber?”
15 Temmuz’dan önce “Ben başbakan olacağım!..” diyerek haykıran, 15 Temmuz’da ortalıkta görünmeyen, MHP’yi ele geçirmek için kumpaslar kuran hanımefendi vardı bir de… Vatan sevdalıları MHP’de kalıp vatan hainleriyle mücadelesine devam ederken safını yanlış belirleyen safların isimlerini ise çok zikredip reklamını yapmayalım!.. Bir grup, kendisine “İYİ” deyince iyi olmuyor çünkü… Ülkenin ve milletin zor zamanlarında nerede durduklarına ve kimlerle yürüdüklerine bakınca ne olduklarını anlarsınız zaten!..
“Kadere bak kadere, kimler kimlerle beraber?”
Bir de vatan, millet, Ümmet-i Muhammed için bir araya gelip kendi menfaatlerini ve parti çıkarlarını hiç düşünmeden ortak hareket eden; varlıklarını vatana, millete ve Ümmet-i Muhammed’e armağan eden Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli vardı değil mi hakikaten?
Kiminle yola çıktığınız, kiminle iş birliği yaptığınız önemli; çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür!..
Ne diyordu Reis bir konuşmasında?
“Kadere bak kadere; kimler kimlerle beraber, yan yana geliyor?
Ah, ah nereden nereye?
Ne oldum deme, ne olacağım de!..
Hep bunlar imtihan, hep bunlar imtihan!..”