Fransız İhtilali (1789) bütün dünyada büyük sarsıntılar meydana getirmişti. Fransız jakobenler (keskin devrimciler/ tepeden inmeciler) 1790’lardan itibaren ‘Ali kıran, baş kesen’ olmuş, ihtilalin dalga boyu o kadar yükselmişti ki birçok millet bu tsunaminin altında kalmıştı.
İhtilalin hemen ardından kurulan Jakoben Demokratik Kulübü (JDK), düşüncelerini zorbalıkla kabul ettiriyordu. Bu siyasi ideolojinin öncüsü Maximillien Robespierre, devrimi terörize etmek için bütün yolları kullanıyordu. Bunu de ‘hak’ olarak görüyordu.
İstedikleri sözde ‘doğal düzen’di. Aristokrasi, sistem, toplumsal barış filan umurlarında değildi. Tepeden inmeci idiler. Muhalifleri susturmak için kurdukları giyotin sehpaları hiç kapanmamıştı. Sonunda bu sehpalar kendileri için de kuruldu.
Jakobenlere göre halk denen güruh cahildir. Sürekli güdülmeleri gerekir. Onları aydınlatmak için “merkeziyetçi” baskı unsurları kullanılmalıdır.
Falan filan…
Pek de yabancısı değiliz aslında…
Bu kavramla bizi tanıştıran Taha Akyol’dur. Akyol, jakobenizmin en belirgin özelliği olarak “meşruiyetin kaynağını hukuktan değil ideolojiden alır” tespitinde bulunur. Amaca ulaşmak için her yolu mübah görürler, güç kullanmaktan çekinmezler.
‘Güzel adam’ merhum Hasan Celal Güzel bir yazısında (Sabah, 3 Temmuz 2011) jakobenizmin en fazla tahribat yaptığı ülkeyi Fransa, ardından Türkiye olarak gösterir:
“Cumhuriyet’in hemen her döneminde kendisini Cumhuriyetçi, devrimci ve Atatürkçü olarak takdim eden jakobenler, halka tepeden bakarak ‘câhil çoğunluk’ kabul etmiş, millet iradesine ve demokrasiye sırtlarını dönmüşlerdir.”
Ve yazısının devamında Türkiye’de jakobenliğin bayraktarlığını CHP’nin yaptığını söyler.
Bülent Ecevit, jakobenizmi partisinin “tarihsel yanılgısı” olarak zikretmişti.
“Köydeki çobanın oyuyla benim oyum aynı değil”, “bidon kafalı halk”, “göbeğini kaşıyan adam”, “bunlar analarını da satarlar” vb. gibi jakoben sloganlarla halkı aşağılayan hâlâ onlar ve onların tabanı…
İsmet İnönü bir jakobendi…
Deniz Baykal da…
Kemal Kılıçdaroğlu da bir jakobendir…
Darbeci asker, darbeci üniversite, darbeci yargı, darbeci STK, darbeci siyaset…
Bunların tamamı jakobendir.
“Jüristokratik ve militarist vesayet rejimi”ni işletmek ve kendi aristokrasi kulelerinin yıkılmasını önlemek için milleti yok sayan, hatta aşağılayan…
Sandık iradesine saygı duymayan…
Utanç anayasalarına ibadet tefekkürüyle iman eden…
Evet, bütün bunların tamamı jakobendir.
Ve şükür jakobenizmin ve süreği olan faşizmin sonu gelmiştir.
Şimdi burada, yazının sonunda sizlere bir liste sunacağım:
Prens Sabahattin, Sait Halim Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Hilmi Ziya Ülken, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Niyazi Berkes, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Mümtaz Turhan, Şerif Mardin, Erol Güngör, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Baykan Sezer, Fuad Köprülü, İdris Küçükömer, Orhan Türkdoğan, Sabri Ülgener, Ümit Meriç, Ünsal Oskay, Hüsamettin Arslan, Kadir Cangızbay, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu…
Unuttuklarım ve aralarında tartışmalı olanlar elbette vardır.
Ama lütfen, bugün de dahil, son yüz elli yılı anlamak için bu isimlerin rehberliğine müracaat edelim…