Vahabisi, mezhepsizi, ateisti, deisti, hadis inkârcısı, reformcusu, diyalogcusu el ele vermişler ehli sünnete saldırıyorlar. Ehli sünnet itikadını müdafaa ve muhafaza en başta ahiret, sonra Türkiye’nin güvenliği için Müslümanlar’ın acil ve hassas bir görevidir.
Bu saldırganlar kendi başına karar vermiş, örgütlüymüş, tek başınaymış İran’a, Suud’a, İsrail’e yani son tahlilde İngiltere Kraliyet Sarayı’na çalıştığının farkındaymış değilmiş önemli değil. Önemli olan, her saldırdıklarında nesillerin dimağlarında yıkıp yaktıkları bin yıllık değerler. Peşine takılanların ahiretini kararttığı gibi Türkiye’nin geleceğini de karartan derin ve ciddi bir tehlike. Bu tehlike; doğrudan vatan aidiyetini bozan, millet aidiyetini bozan, devlet aidiyetini bozan ince hesaplı saldırılar.
“Türkiye ile İran savaşsa İran’ın yanında yer alırım” diyen milletvekilleri, PKK yanında yer almayı cihad sayan milletvekilleri nasıl ortaya çıktı? “Oy vermek haramdır” diye yaygara yapanlar, devlete Türkiye Cumhuriyeti’ne “tağut” diyenler, “İmam Hatipler DAEŞ’çi yetiştiriyor” diyenler, “İran’a laf etmeyin, İsrail’i sevindirmeyin” diyenler kim? Nerede büyüdü bunlar? Kim yetiştirdi bunları? Hepsi bir zamanlar “Bu devletin camilerinde cuma namazı kılınmaz” diye vakıflarının bodrumlarında cuma namazı kılanlar. Şimdilerde koşa koşa danışman, bürokrat oluyorlar; ama daha 10 sene önce devlete “Kâfir” diyenler bunlardı.
Ehli sünnet itikadı bozulan bir Müslüman’ın neye dönüştüğünü görmek için diyalogcu FETÖ’cülere bir kere daha dikkatli bakın. Hepsi bir gecede devlet düşmanı katillere dönüştü. Ellerine geçen ilk fırsatta silahlarını alıp suçsuz insanları sokak ortasında katledip ülkeyi işgal etmeye kalktılar. Sokak ortasında güya kendi cuma namazını kılan PKK’lılara dikkatli bakın. Hepsi ehli sünnet itikadı bozulmuş İran ile İngiltere arasında sürünen savruk köleler.
DAEŞ’lisi, İrancı’sı, ateisti, deisti, PKK’lısı, diyalogcusu, reformisti, mezhepsizi derken bütün bu saldırganların hepsi ehli sünneti dağıtmadan devleti yıkamayacağını biliyor. Ne yaptığının farkındaymış değilmiş önemli değil; sebep oldukları şey aynı. Ehli sünnet tahrif olursa, vatan, bayrak, millet ve birlik aklı da tahrif olur. Bu mesele aynı zamanda bir “Milli güvenlik” meselesi olarak ele alınmalı ve ilmi çalışmaların yanında güvenlikle ilgili tedbirler de hayata geçirilmelidir…