Huneyn Savaşı esnasında bir ara karşı cephenin askerleri zafer sarhoşluğuyla koşarken Allah Resulü geri çekilen müminlere “Nereye gidiyorsunuz? Yalan yok, ben Rasulullah’ım; ben Abdülmüttalib’in torunu, Abdullah’ın oğlu Muhammedim!” diye seslenir. Bu çağrıdan sonra müminler yeniden derlenip toparlanır. Allah Rasûlü de bunun üzerine “İşte ocak şimdi kızıştı!” diye buyurur.
Suriye’de de Rus işgali ile birlikte artık ocak iyice kızıştı. Esed rejimi, İran ve Hizbullah bir olup Suriye direnişinin bileğini bükemeyince Rusya’dan yardım istendi. Ortaya çıkan bu tablo aslında direnişin açık bir zaferi, Suriye halkının özgürlük iradesinin ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtıdır. Zaten bu irade ve Allah’a olan iman 5 yıldır Suriye halkını ayakta tutuyor. Yoksa tarihte eşi benzeri az görülecek çapta bir sabrı ortaya koyan Suriye halkının bu kararlılığı başka hiçbir şeyle izah edilemez.
James McTeigue’nin yönettiği “V forVendetta” filminde unutulmaz bir replik vardı. Üzerine yağan kurşunlara rağmen Maske ölmeyince Credy “Neden ölmüyorsun!” diye bağırmıştı. Bunun üzerine Maske sakin bir şekilde “Bu maskenin arkasında etten fazlası var. Bu maskenin arkasında bir fikir var Bay Credy. Ve fikirlere kurşun işlemez.” demişti. Bu replik aslında verilen yüzbinlerce şehide rağmen Suriye’deki direnişin niçin bir türlü bitmediğini; Esed rejimi, İran, Hizbullah ve şimdi de Rusya’ya rağmen Suriye halkının isyanının niçin sona erdirilemediğini en güzel şekilde özetliyor. Çünkü ortada yediden yetmişe tüm halka mal olmuş bir fikir ve irade var. Bırakın Rusya’yı tüm dünya Suriye halkına saldırsa bu irade ve fikir bitirilemediği sürece Suriye direnişi de bitmeyecektir. Önce sokak gösterileri daha sonra Özgür Suriye Ordusu bugün de Fetih Ordusu ile kendini var eden özgürlük fikri yarın da mutlaka başka türlü ortaya çıkacak. İşte Suriye devriminin düşmanlarının bir türlü anlayamadıkları nokta da burası…
Aslında yaşanan devrim süreci tüm dünyaya fikirlere sadece kurşun değil; aynı zaman da işkencelerin, katliamların, varil bombalarının da işlemediğini gösterdi.Çünkü Suriye halkı bedeli her ne olursa olsun özgür olmaya karar vermiş bir halk. Özgür olmaya ahdetmiş Suriye halkının önünde Esed rejimi, İran ve Hizbullah duramadığı gibi Allah’ın izniyle Rusya da duramayacak. Tıpkı Afganistan ve Vietnam’da olduğu gibi… Ayrıca Fetih Ordusu’nun karşısındaki tüm güçlere rağmen ilerleyişini dün de sürmesi sanırım hepimize bir şeyler anlatıyordur.
Suriye devriminin tüm maskeleri düşürmesi, tüm sahtelikleri yerle bir etmesi gibi de bir özelliği var. Düne kadar “yabancı müdahaleye, Amerikan emperyalizmine hayır!” diyenler Rus işgalinin ardından sevinç çığlıkları atmaya başladı. Bu çevrelerin emperyalizm karşıtlıklarının ne denli tutarsız olduğunu Rus işgali ile birlikte bir kez daha gördük. Ya İran’ın yaptıkları? Rus kâfirlerini Suriye’ye davet edip kâfirle el ele vererek Müslümanları, çoluk-çocuğu katletmeleri… İnsan böyle bir tabloyla karşı karşıya olunca kendi kendine “bu kadar da düşülmez, bu denli de ihanet edilmez” diye demeden edemiyor.
Evet, işte ocak şimdi bir kez daha kızıştı. Yani Suriye devrimi yeni bir safhaya, yeni bir sürece girdi. Bundan sonraki süreçte Suriyeli devrimcilere karşı olan sorumluluklarımız da arttı. Ayrıca Suriye’de kazanılacak bir zafer veya da yenilgi sadece Şam’ın, Halep ve Humus’un değil; aynı zamanda İstanbul’un, Bursa’nın, Konya’nın geleceğini de belirleyecektir. Bundan dolayı Suriye Kurtuluş Savaşı sadece Suriyelilerin değil; aynı zaman da bizim de Kurtuluş Savaşımızdır.