Kucağında bebekleriyle anneler, 90 yaşında elinde bastonuyla dedeler, tekerlekli sandalyesinde engelliler, kadınlar ama en çok gençler... Bir insan seli aktı Atatürk Havalimanı’na pazar günü. Yüz binler ellerinde bağımsızlığımızın sembolü bayrağımızla adeta devasa bir gelincik bahçesine döndürdü İstanbul’u.
Daha seçimlere bir yıldan fazla zaman varken ve meydanda tek bir parti bayrağı dahi yokken, insanları bu sıcak havada saatlerce meydanda coşkuyla bir arada tutan şey neydi?
Kuşkusuz en önemlisi muhalefetin türlü yalanlarıyla itibarı zedelenmek istenen Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a olan sevgiydi. Yaptığı unutulmaz hizmetlerle İstanbul’u yaşanabilir bir şehre dönüştüren Erdoğan’a İstanbul halkının bir vefa gösterisiydi bu muhteşem kalabalık.
15 Temmuz gecesi darbecilerin tanklarının himayesinde Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gidip, teröristlerin halkın eliyle bozguna uğratıldığı sabah saatlerine kadar sessizce bekleyen Kılıçdaroğlu’na bir cevaptı. “Erdoğan yurtdışına kaçacak” diyerek, CHP seçmeninin bile gülerek dinlediği dünyanın en büyük yalanına görkemli bir cevap.
İstiklal mücadelemizin başladığı 19 Mayıs günü, milletimize adeta nefret kusarcasına “Bugün Yunan Ordusu için büyük felaketin başladığı, yas tuttuğumuz gündür” diyen Pontusçuya konser verdiren İmamoğlu’na unutulmaz bir cevap.
Mehmetçik, Irak ve Suriye’de PKK’yı bozguna uğratıp şehitler verirken, PKK paçavrası önünde “Öcalan’a özgürlük” diye yırtınan sözde şarkıcıya belediyenin konser salonlarını açan CHP’ye unutamayacağı bir cevap.
“Erdoğan Abdülhamit’e benziyor. Biz ise karşıtlarının mirasçıyız” diyen Akşener, hiç böylesi muazzam bir cevap beklemezdi herhalde milletten. Bu tarihi itirafından pişman olmuş mudur, bilinmez. Fakat Abdülhamit’e duyduğu bu nefret, hayatının sonuna kadar milletin öfkesiyle karşılık bulacak görünüyor.
Taksim’de 8 ağacın yerinin değiştirilmesi yüzünden başladığı söylenen, yüzlerce kamu binası, ambulans, belediye otobüsü ve polis aracının yakıldığı Gezi terörüne yüz binler fidan dikerek cevap verdi. Bundan büyük cevap mı olur?
Şehrin duvarlarına “Zulüm 1453’te başladı” diye yazan çapulculara İstanbul’un tam ortasına 145.300 ağaç dikerek cevap verildi.
Cumhurbaşkanımız FETÖ’cü teröristlere ve efendilerine karşı milletine öncülük ederek bu havalimanında başlamıştı direnişine. Tüm Türkiye düşmanlarına yine aynı yerde meydan okudu: “Bizi bölemeyeceksiniz. Bağımsızlığımıza gölge düşürmeyeceksiniz.”
İstanbul halkının bu destansı cevabı vermesine olanak hazırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve ekibi çok başarılı bir iş sergilediler. İl dışındaki teşkilatlardan hiç kimseyi getirmeden, sadece İstanbul’daki ilçelerden yüz binlerce insanı sorunsuz bir organizasyonla meydanda toplamak kolay değil.
İstanbul’un ekonomik olarak en değerli arazisini, tam 5 milyon metrekarelik uçsuz bucaksız bir bölgeyi imara açmak yerine halkın hizmetine sunmak, yeşil alan ilan etmek şehre yapılmış en büyük hizmettir. Sadece bunun için bile Erdoğan’a nesiller boyu dua edilecek.
Birileri hâlâ alkış için yapraklardan medet umarken, on binlerce ağaç sadece toprağa değil, gönüllere kök salacak.