Bir deli bir kuyuya taş atmadı, atırıldı.
Taşı attıran akıl perde arkasında… Taşın atılma şekli, zamanı ve işlevi ince ince planlanmış… Hiç de öyle deli işi değil. Deli, yapılan işin oluşturacağı tepkiyi hafifletmek için ‘seçilmiş’. Şimdi bu taşın oluşturduğu hasarı ve telafi yolları ne olmalı? Bunları konuşuyoruz günlerdir…
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanınmasının ardından 7 gün geçti.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok ciddi bir mesai harcıyor Kudüs meselesi kapsamında.
Bir haftadır açıklamalarına taşımadığı bir gün yok bu konuyu.
Sadece konuşmuyor, diğer ülkelerle telefon diplomasisi gerçekleştiriyor. Erdoğan şimdiye kadar Lübnan, Fransa, İran, Rusya, Sudan, Katar, Azerbaycan, Malezya, Pakistan, Tunus, Suudi Arabistan, Kazakistan, Endonezya, Nijerya liderlerini aradı ayrıca Papa Francis ile görüştü.
Temaslara baktığımızda Türkiye bir vizyon ortaya koyuyor. Sadece İslam coğrafyasına değil tüm vicdanlara sesleniyor. Uluslararası hukukun sesi oluyor. Etik, ahlak, tarih, vicdan ve insanlık değerlerini hatırlatıyor.
Kudüs meselesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam ülkelerini birbirine yaklaştıran ve batılı devletleri de sürece katacak bir dil kullanıyor, çaba ortaya koyuyor.
Ve başka bir aksiyon…
Bugün İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıyor.
Bakalım kimler katılacak? Hangi Müslüman ülkelerinin temsilcilerini göreceğiz? Ama gönüllü… Ama gönülsüz…
Bazı liderlerin işi gerçekten zor(!)
Türkiye’den gelen davete icabet etseler olmaz… Etmeseler olmaz.
Geldiklerinde, ne diyecekler? Bağımlı oldukları efendileri(!) izin verecek mi? Gelmeselerdi, halklarına ne cevap vereceklerdi? İkilem, paradoks ve çıkmaz sokak… Tabii kukla olmanın manivelalarını biz bilecek değiliz. O ayrı bir uzmanlık alanı(!).
***
Bugün sormamız gereken soruları soralım.
İslam İşbirliği Teşkilatı bugün hangi kararları almalı?
İslam coğrafyasındaki kopukluk bugünkü İİT toplantısında giderilebilir mi?
Bu toplantı ciddi bir aksiyona zemin hazırlayabilir mi?
İsrail, adım adım gerçekleştirdiği işgal için tarihi ve büyük bir adım daha atmış oldu.
ABD’den gelen bu hamle sadece kınamayla ‘geçiştirilirse’ İsrail’in bu hamlesi Müslümanlar için büyük felakete dönüşür.
Kudüs ilk kıblemiz olması hasebiyle çok kıymetlidir ancak Kudüs mukaddes olmasının ötesinde ümmet için daha büyük bir anlam taşımakta; varlık – yokluk meselesidir Kudüs.
Kudüs kaybedilirse medeniyet iddiamız sonlanmış olur.
Kudüs kaybedilirse Müslümanların alternatif iktidar ve yaşam modeli olma misyonu yok olur.
Kudüs sonrası İsrail önce Filistin’i yok etmek isteyecek ardından sıra Müslümanların kalbi Mekke ve Medine’ye gelecektir. Evangelik ve Siyonistler için İslam tehlikedir ve ortadan kaldırılması gereken bir unsurdur. Müslümanlar için Kudüs kaybedilirse bu yazdıklarımın gerçekleşmesi Allah-u a’lem uzak değil.
O nedenle aklıselim davranmalı ve agah olmalı.
Bugünkü toplantı o nedenle çok büyük öneme haiz.
İslam İşbirliği Teşkilatı bugün hangi kararları almalı?
Bu kapsamda çok şey söylenebilir ama öncelikli olan iki başlık var.
İİT, Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanımalıdır.İİT, Filistin’in BM’nin tam üyesi olarak tanınması talep etmelidir.
Bu toplantı Filistin’in taleplerinin resmiyete geçmesi için bir fırsata dönüştürülmelidir.
Müslümanlar krizi fırsata dönüştürecek aksiyonu ortaya koymalı ve nabız ölçme peşinde olanlara ders vermelidir.
Son söz olarak yazının imzası niteliğindeCumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü aktarıyorum: “Başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devleti kurulana kadar bu mücadele bitmeyecektir.”