İstanbul’da tarihi anlar

Abone Ol

İstanbul’da Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleştirilen Filistin Diasporası Halk Konferansı Filistin tarihinin en önemli olaylarından biri olmaya aday.

Konferansın iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebiliriz.

Filistinli ünlü düşünür Münir Şefik’e ilk gün izlenimlerini sordum.

Konferansın başarılı olduğunu düşünüyordu ve tüm engelleme çabalarına rağmen konferansa gösterilen ilgiden gayet memnundu.

İngiltere’den gelen ve ilk gün akşamı düzenlenen panelde konuşan Filistinli kadın doktor ve aktivist Ghade El Kermi’nin düşüncesi de bu yöndeydi.

El Kermi, İstanbul’un ev sahipliği yaptığı konferansın büyük bir olay olduğunu ifade etti.

Filistin sahasında yaşananları ayrıntılı bir şekilde bilmeyenler konferansın öneminin farkında olmayabilir.

Fakat birçok gözlemci 1964’te Ahmet El Şukeyri başkanlığında Filistin Kurtuluş Örgütü’nün kuruluşuna benzer bir sürecin yaşandığı görüşünde.

İleride bugünler yazılırken belki dün ve önceki gün İstanbul’un tarihi anlara şahit olduğundan bahsedilecek.

Çünkü 25-26 Şubat’ta Filistin toprakları dışında, dünyanın dört bir yanında yaşayan yaklaşık 7 milyon Filistinli “Artık yeter” dedi.

Bugüne kadar yok sayılan Filistin Diasporası harekete geçti.

50’yi aşkın ülkeden gelen yaklaşık 4 bin Filistinli Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde toplanarak Mahmut Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi’ne adeta kırmızı kart gösterdi.

Konferansın önemli yanlarından biri Filistin’deki mevcut siyasi gruplar tarafından değil tamamen halk faaliyeti olarak organize edilmesi.

Farklı inançlardan ve görüşlerden Filistinliler bir araya geldi.

Müslüman da vardı, Hıristiyan da.

İlk gün konuşanlardan biri Şili’den gelmişti ve Ateist olduğunu söyledi.

Ramallah’taki mevcut yönetimden rahatsız olan Fetih üyelerinden de konferansa katılanlar oldu.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Diaspora İşleri Dairesi Başkanı Teysir Halit, “Konferansı düzenleyenlerin Müslüman Kardeşler üyesi olması bütün kararlılığımızla bu saçmalığa karşı çıkmamızı gerektiriyor. Ne pahasına olursa olsun bu konferansın düzenlenmesine engel olacağız” demişti.

Olamadılar.

Konferans planlandığı şekilde düzenlendi.

Abbas ve adamlarının konferansı “Müslüman Kardeşler’in girişimi” gibi göstermeye çalışması “İhvan fobisi”nden yararlanma çabasından başka bir şey değil.

Geniş kapsamlı bir halk hareketi olduğunu itiraf edemeyecekleri için başka bir isim bulmaları gerekiyordu.

Müslüman Kardeşler ile bağlantılandırmanın en uygun karalama yolu olduğunu düşündüler.

Abbas’ın dini işler danışmanı Mahmut El Hebbaş daha da ileri giderek, İstanbul’da yapılan konferansa katılanların “şeytanlar” olduğunu söyledi.

Tepkilerin boyutu Ebu Mazin cephesinde yaşanan korku ve endişenin büyüklüğüne işaret ediyor.

İki gün boyunca yapılan konuşmaların yanında özel olarak konuşma fırsatı bulduğum isimler de oldu.

“Medya ve Filistin Diasporası” konulu atölye çalışmasına katıldım.

Edindiğim izlenim şu:

Bazı konularda görüş birliği var.

Filistinli mültecilerin yok sayıldığı, Oslo Anlaşması’nın Filistin halkına kesinlikle hiçbir hayır getirmediği ve FKÖ’nün ikinci plana itildiği konusunda kafalar net.

Abbas’a ve yönetimine çok büyük öfke var.

Küçük bir grubun çiftliğine dönüşen FKÖ’nün mevcut halinden asla memnun değiller.

Fakat cevabı aranan soru şu:

FKÖ ıslah edilebilecek mi?

Bu sorunun cevabını deneyip öğrenecekler.

İstanbul’daki konferans iki günlük bir etkinlik olarak kalmayacak.

Genel Kurulu ve Genel Sekreterliği olan bir kuruma dönüştürülecek.

Filistin Diasporası Halk Konferansı, Filistin halkı ve davası için hayırlı bir girişim.

Dün konferansın toplanmasını engellemeye çalışanlar bundan sonra da çalışmalarını baltalamak ve başarısına mâni olmak için mutlaka ellerinden geleni arkalarına koymayacak.

Filistin davasına yeniden hak ettiği canlılığı kazandırmak için yola çıkanlar bu yolda yürürken karşılarında sadece Abbas’ı ve adamlarını bulmayacak.

İsrail, Amerika, Arap rejimleri ve benzeri birçok faktörü hesaba katarak ilerlemeleri gerekiyor.

Çünkü “İstanbul Konferansı”nın başarılı olma ve hedeflerine ulaşma ihtimali sadece Ramallah’taki çetenin değil başkalarının da uykularını kaçırıyor.