Hafta başında eylül ayı işsizlik oranları açıklandı ve ortaya çıkan tabloda maalesef ki işsizlik artmaya devam ediyor.
İşsizliğin artmasında birçok neden bulunmakta ve biz bu nedenlerin üzerine gitmedikçe işsizlik oranları artmaya devam edecek gibi görünmekte.
Öyle ki eylül ayında açıklanan işsizlik oranlarına göre mevsimsel etkilerden arındırılmış olan işsizlik oranının yüzde 8,6’ya yükseldiğini görüyoruz.
Açıklanan oran son derece yüksek bir oran olup önümüzün kış olduğunu düşündüğümüzde bu oranın gelecek periyotta daha da artacağını söyleyebiliriz.
Daha önce de defalarca tekrarladığım gibi finansmana erişmekte zorlanan firmaların maliyet kalemlerine çekidüzen vermek istediği ilk anda aklına gelen en önemli maliyet kalemi çalışanlar olduğu için, maliyetleri düşürebilmek için yapılan ilk hareket de çalışanların iş akdine son vermek olmaktadır.
Ülkemizde çalışan maliyetlerinin yüksekliğinin yanında bir de kapanan işletme sayısının fazla olması da bu oranın yükselmesindeki bir başka ana sebep konumundadır.
Ayrıca genç nüfustaki işsizlik oranında da yükselme devam etmektedir. Şöyle; genç nüfustaki işsizlik oranı ağustos ayına oranla yüzde 0,3 artarak yüzde 17,1 seviyesine gelmiş durumdadır.
Tüm bunların yanında 2024 yılı iş gücü oranlarına baktığımızda da burada da bir artış olduğu gözlemlenmektedir.
Yani bu yılın eylül ayında iş gücü ağustos ayına oranla yüzde 0,2 artarak yüzde 54,4 seviyelerine yükselmiştir.
İşsizlik oranlarının yükselmesinin yanında üretim tarafından gelen haberler de maalesef çok iç açıcı durumda değildir.
Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde son derece önemli bir konumda bulunan sanayi üretimi de eylül ayında azalmıştır. Azalma aylık olarak yüzde 1,6 seviyelerinde gerçekleşirken yıllık bazda ise yüzde 2,4 olarak realize olmuştur.
İşsizlik artarken sanayi üretimi düşüyorsa burada siparişlerde azalma, kapanan şirket sayısında artma ve finansmana erişmede yaşanılan sıkıntılardan ötürü üretim yapamama gibi sebepleri incelememiz gerekmektedir.
Bunların yanından işletmelerin yaşadığı en önemli sorunların başında yer alan fiyat rekabeti konusu da asla es geçilmemelidir.
Fiyat rekabetçiliği; bir ürüne verilen fiyatın bir başkası tarafından verilen fiyatın üzerinde olmasından ötürü o üründen sipariş alınamaması olarak bilinmektedir.
Ayrıca verilen fiyatın uzun bir dönem sürdürülememesi de fiyat rekabetçiliği kapsamında değerlendirilmektedir.
Bir şirketin, verdiği fiyatı uzun süre sürdürememesinin sebebi ise maliyetlerin sık sık değişmesi şeklinde gösterilebilir.
Enflasyon ülkemiz için fiyatların sık değiştirilmesindeki en önemli etken konumundadır.
Biz enflasyon canavarını yok edemezsek daha çok şirketimiz kapanacak, daha çok insanımız işsizler ordusuna katılacak ve daha çok sorunlar yumağıyla uğraşmak zorunda kalacağız.
İşsizlik ekonominin ve sosyal dokunun her tarafını etkileyen bir konu olduğu için hızlıca çözüme kavuşturulmazsa bu sorunun yıkıma yol açacağı alan genişleyecektir.
Tam da asgari ücret görüşmelerine başlanacağı şu günlerde belirlenecek asgari ücretin gerek işletmeleri gerekse de çalışanları rahat ettirecek bir noktada olması çok ama çok önemlidir.
Bu noktada işletmeler için fiyat rekabetçiliği, çalışanlar için ise sosyal refahın en iyi düzeyde olduğu bir rakamın belirlenmesi en büyük arzumuzdur.