Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 5 Ağustos 2024 tarihinde resmî bir ziyaret için Mısır’a gitti. İki ülke arasındaki normalleşme süreci kapsamında Fidan’ın bakan olduktan sonra gerçekleştirmiş olduğu ikinci ziyaretinde; ikili ilişkiler, Mısır Devlet Başkanı Abdül Fettah el-Sisi’nin önümüzdeki aylarda gerçekleştireceği Türkiye ziyaretine yönelik hazırlıkların yapılması, Libya, Sudan ve Etiyopya konularıyla İsrail’in sürdürdüğü Gazze saldırılarının durdurulması için yapılabilecek iş birliklerinin ele alındığı bildirildi.
Bakan Fidan ziyaret kapsamında; Türkiye’den Gazze’ye gönderilen yardım malzemelerinin boşaltıldığı ve akabinde Gazze’ye gönderildiği El Ariş Limanı’nı ve burada faaliyet gösteren Türk Kızılay’ını da ziyaret ettikten sonra Mısır ile Gazze arasındaki sınır kapısı olan Refah Sınır Kapısı’nın hemen önünde bir basın açıklaması yaptı.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yönelik sürdürdüğü vahşi saldırıları ve işlediği soykırım suçunu işaret eden Fidan, “Bulunduğumuz yerden birkaç yüz metre ötede insanlık trajedisi meydana gelmekte, bir soykırım işlenmekte. İki milyon insan yerlerinden edilmiş durumda, 40 bin kadın ve çocuk şehit edilmiş durumda. Şu anda ilaç yok, yiyecek yok, su yok, açık havada açlıkla mücadele eden Filistinli kardeşlerimiz var.” demiş ve buradan tüm dünyaya bir çağrıda bulunarak “Eğer hep beraber bu katliamı burada durdurmazsak insanlık olarak bu katliamın ortağı olacağız. Onun için elimizden gelen bütün yardımı yapmaya gayret etmeliyiz, İsrail'e yönelik bütün baskıyı artırmalıyız. Batı devletleri, başta Amerika olmak üzere bu suskunluğunu bozmak durumundalar. Yoksa bu işlenen soykırıma ortak olmaya devam edecekler." diyerek uluslararası toplumu harekete geçmesi hususunda uyarmıştır.
Ama Fidan asıl bombayı ziyaretin sonunda Mısır’ın yeni dışişleri bakanı Bedir Abdulati ile Kahire’de yapılan ortak basın toplantısında patlatmıştır.
İsrail’in bölge için bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Fidan, Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde konuşma yapmasına atıfta bulunarak “Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlamasıyla yargılanan Netanyahu’ya, demokrasinin beşiği olma iddiasındaki ABD’nin Kongresi’nde konuşma yaptırıldığını gördük. Biz şuna inanıyoruz, savaş suçlularının yeri parlamento kürsüsü olamaz, savaş suçlularının oturtulması gereken yer ancak ve ancak sanık sandalyesi olmalıdır.” demiş ve ABD’nin bu konudaki tavrını eleştirmiştir.
Akabinde ise ABD’nin sürekli olarak İsrail’in arkasını kollamasını eleştirip bu durumun sürdürülebilir olmadığına işaret etmiş ve “Artık İsrail’in tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı, bölge daha fazla İsrail provokasyonunu kaldıracak durumda değildir.” diyerek hem İsrail’e hem de onun tasmasını elinde tutanlara açık ve net bir mesaj vermiştir.
Bakan Fidan’ın bu sözleri basın toplantısını takip edenler üzerinde şok etkisi yapmıştır. Zira dünyadaki pek çok siyasetçi İsrail’in vahşeti karşısında üç maymunu oynamasına rağmen, önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail’in bir terör devleti” olduğunu söylemesi ardından da Fidan’ın “İsrail’in tasmasını elinde tutanları” uyararak “ona sahip çıkmaları” gerektiğini ifade etmesi tarihe geçmiştir.
Ancak işin daha ilginç yanı ise Fidan’ın İsrail hakkındaki sözlerine İsrail veya ABD’den nasıl bir tepki gelecek diye beklenirken tepkinin geçtiğimiz haftalarda meclisteki konuşmasında Mavi Vatan Doktrini’ne de “masal” yakıştırması yapan, Türkiye’nin eski Tel Aviv ile Washington büyükelçisi ve şimdilerde CHP Genel Başkan Başdanışmanı da olan CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan'dan gelmiş olmasıdır.
X hesabından bir paylaşım yapan Tan, Dışişleri Bakanı Fidan’ı hedef alarak “Duyanda 'bilgelik' ve 'uzmanlık' izlenimi uyandıran 'büyük' ve iddialı sözcüklerle konuşmayı seviyor.", "Diplomasi az konuşup çok işi sessizce yapmaktır, hezeyana kapılmamaktır, kitleleri coşturmanın baştan çıkarıcılığına ket vurabilmektir, yanaşma kalabalıkların yapay övgülerine kapılmamaktır." diyerek Fidan’ın İsrail hakkındaki sözlerini hezeyan olarak yorumlamış ve Filistin’i destekleyip İsrail’in soykırımını eleştirenleri de “yanaşma kalabalıklar” olarak tarif etmiştir.
Devamında ise "Diplomasi, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu BM ilkelerine dayalı, kural temelli, ulusların egemen eşitliğine saygılı, kuvvet kullanma tehdidinden ve iç işlerine müdahaleden dikkatle kaçınma bilgisi, olgunluğu ve sanatını bir arada toplayabilmek ve uygulayabilmektir." diyerek aklınca eskiden bir parçası olduğu Bakanlığın başındaki kişiye ders vermek hadsizliğini göstermiştir.
İsrail’in 75 yıldır aksi yöndeki hiçbir uluslararası hukuk kuralına riayet etmeden Filistin topraklarında sürdürdüğü işgale ve 7 Ekim’den beri Gazze’de devam ettirdiği soykırım politikasına tek bir laf edemeyen Tan, Dışişleri Bakanı’na; BM ilkelerinden, kural temelli dünya sisteminden, ulusların egemenliğinden ve kuvvet kullanma tehdidinden dem vurarak bir nevi İsrail savunması yapmış ve maalesef bu ülkenin eski bir büyükelçisinin kendi ülkesinin yanında değil, İsrail’in yanında konumlanabildiğini bize göstermiştir.
Velhasılıkelam, biz Fidan’ın İsrail’e yönelik sert, bir o kadar da isabetli eleştirilerine doğal olarak İsrail’den ve ABD’den tepki veya cevap beklerken tepki içimizden hem de eski bir hariciye mensubundan gelmiştir. Kendisinin ideolojik görüşü veya mensubiyeti bizi ilgilendirmez amma; önce Mavi Vatan’a masal diyen, şimdi de Bakan Fidan’ın İsrail eleştirisinin hemen ardından Bakan Bey’e had bildirircesine bir paylaşım yapan Tan’ın, bu paylaşımı hangi amaçla yaptığını kamuoyuna açıklaması gerektiğini düşünüyorum.
Her ne kadar Tan’ın Mavi Vatan’la ilgili sözleri CHP’nin parti sözcüsü tarafından cımbızlanma olarak gösterilse de CHP’nin başka bir genel başkan yardımcısı tarafından da eleştirilmiş ve bu sözlerin partiyi bağlamadığı belirtilmiştir.
Ancak Tan’ın Hakan Fidan’ı hedef alan sözlerine dair CHP’den henüz bir açıklama gelmemiştir. Bu durumda Tan’ın sözlerinin kendi kişisel görüşü mü olduğu yoksa partinin görüşlerini mi aksettirdiği tam olarak bilinmemektedir.
Kesin olan bir şey var ki Tan’ın bu sözlerine en çok sevinen; daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında küstahça paylaşımlar yapan ve bazı paylaşımlarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu etiketleyen İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz olmuştur.
Soykırımcı İsrail’in savaş suçlusu başbakanı Netanyahu’nun kabinesinde yer alan Katz’ı sevindirenleri milletimizin takdirine bırakıyorum.
İnanıyorum ki bu millet Mavi Vatan’a masal diyenlere ve İsrail’i savunmak için kendi bakanına posta koymaya çalışanlara vakti geldiğinde en güzel cevabı verecektir.