İsrail’e vize yokken, Filistinlilere neden vize koyduk?

Abone Ol

Türkiye 2010 yılının ilk aylarında İsrail’in OECD’ye girişine onay vererek iyi niyetini göstermek istemişti. Ancak bu iyi niyet gösterisinden bir kaç ay sonra İsrail-Türkiye ilişkilerini durma noktasına getiren Mavi Marmara saldırısı yaşandı. İsrail Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine saldırarak 10 vatandaşımızı “şehit” etti…

İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Mavi Marmara Gemisi’ne saldıran ve daha sonra kendisini sorgulayan İsrailli askerler arasında Türkçe bilen Türkiye vatandaşlarının olduğunu ifade etti, haklıydı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun daha önce aldığı bir kararla çifte vatandaş olanların askerlik yapabilecekleri yerler arasında İsrail de bulunuyordu. Kısacası İsrail’de askerlik yapan bir Musevi vatandaşımız Türkiye’de askerlik yapmıyordu. Belki Hasan Öztürk, Halime Kökçe, Kemal Özdal, Fatih Bolcan ve diğer aktivistleri sorgulayanlar bu askerlerdi. Buradan kimse ucuz kahramanlık yaparak sakın “İsrail’in yaptıklarından Türkiye Yahudi cemaati sorumlu tutulamaz” söylemine kalkışmasın, kast ettiğimiz bu anlaşmanın bu şartlarda vicdanları yaraladığıdır…

İsrail, 9 Türkiye vatandaşını sorguluyor, içeri almıyor sınır dışı ediyor ama ülke olarak biz 10 vatandaşımızı “şehit” eden İsrailli komutanlar hakkında çıkarılan kırmızı bülten kararını, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla İnterpol’e gönderemiyoruz… Sen katillerin kararını göndermiyorsun, İsrail senin gazetecilerini ve stk temsilcilerini Kudüs’e sokmayıp sınır dışı ediyor… Sahi kararı kim niye göndermiyor bunu sorgulayabiliyor muyuz? Sorgulamasına sorguluyoruz da bir cevap alamıyoruz…

3 Aralık 2010’da Haifa yakınlarında çıkan ve İsrail’in tek başına söndürmekte çok yetersiz kaldığı yangının söndürülmesi çalışmalarına Türkiye, o vakit Başbakan olan Erdoğan’ın talimatıyla yangın söndürme uçakları göndererek destek oldu. Bu gelişme sonrası İsrail Başbakanı Netanyahu Başbakan Erdoğan’ı arayarak teşekkür etti… Bu iyi niyetin hemen sonrasında İsrail, 17 Aralık’ta Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması imzaladı ve Türkiye Güney Kıbrıs Rum Kesimini uyardı. Gaz aramaya devam etmesi durumunda bunun savaş nedeni olacağını ifade etti. İsrail ne yaptı, Kuzey Kıbrıs, Azerbaycan, Ermenistan ve Yunanistan’la stratejik işbirliğini geliştirmeye ve Türkiye’yi çevreden sıkıştırmaya başladı…

Türkiye’nin, İsrail ile ilişkilerinde, tuhaf ve anlaşılmaz bir durum var… Türkiye, İsrail ile ilişkilerinin bozulmasına sebep olan mazlum Filistin halkına vize uygularken, İsrail vatandaşlarına vize uygulamıyor… Kendisine vize uygulanmayan İsrail, Türkiye’den giden gazetecileri, işadamı, STK temsilcilerini canı isterse içeri alıyor canı istemezse almıyor. İsrail bunu yaparken biz hala tapusu bizde olan Kudüs’te ve diğer kentlerde yaşayan Filistinlilere vize uyguluyoruz… Siz İsrail olsanız şımarmaz mısınız? Türkiye sizin yaptıklarınıza ses çıkarmazsa siz ne yaparsınız?

Elbette uluslararası ilişkiler karşılıklı çıkar üzerine kurulmuştur. Ancak çıkarlarda elinizin güçlü olduğunu hissettirmeniz ve psikolojik üstünlüğü ele almanız gerekiyor. İsrail ile yürütülen ilişkilerde Türkiye psikolojik üstünlüğü elde tutacakken bunları ne yazık ki sahada gösterme becerisine sahip değil.

İlişkilerimiz İsrail ile ya bize yakıştığı gibi olacak ya da İsrail’in vatandaşlarımıza yaptıklarının ardından birbirimize tere satmayacağız, gerçekleri konuşacağız… Gerçekler yalın hali ile böyle… Elbette böyle sürdü geldi ama vicdanları yaralayan bu uygulamaları AK Parti düzeltmek zorunda.

Hadi bir adım atın, ya Filistinlilerin vizesini kaldırın ya da İsrail’e vize uygulayın.