Boykot meselesi ile ilgili bu son yazım olacak. Hala bu konunun önemini anlamamış ve ‘ortada fol yok yumurta yokç’ular, ‘kervan yolda düzülür’cüler için söyleyeyim: Plan yapmak, tedbir almak sünnettir. Follarımızda yumurta olmamasın sebeplerinden birisi de plansızlığımızdır. Yolda düzmek adına yarım gönderdiğimiz kaç kervanı yola verdiysek, bunda tedbirsizliğin de rolü vardır. Bu sebeple yapılması gereken şey, gerçekten boykot yapma ihtiyacı olduğunda beceriksizce sağa sola koşturmak veya geveze, geveze konuşmak yerine,şimdiden B.Ç.G.’yi kurmaktır.
Boykot silahının etkin kullanılabilmesi için önerim bir Boykot Çalışma Grubunun (B.Ç.G.) kurulmasıdır. Bunun adı çalışma grubu olur, inisiyatif olur başka bir şey olur… Elbet mühim olan, toplumsal tabanı olan, sivil meşruiyetini ahlaki ilkelerden alan, görev temelli bir yapının oluşturulmasıdır. Bu yapı hiyerarşik değil yatay olmalı, uzman kurum niteliğini taşımalıdır. Başlangıç olarak itibarı ve sosyal tabanı olan birkaç sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesi yeterlidir. Zulme ve savaşa karşı ekonomik inisiyatif anlayışı çerçevesinde, bir kuruluş felsefesi yazılmalıdır. Bu amaca uygun olarak temel bazı prensipler ortaya konulmalıdır. Hedef küçültme stratejisi bağlamında önce bu oluşumun hedefine İsrail alınmalı daha sonra sonuç aldıkça kapsam genişletmelidir. Sapla saman birbirinden ayrılmalı, mesela Yahudi firması olmak bir cürüm olmaktan çıkarılarak, hedefe İsrail’i ve/veya Siyonizm’i destekleyen firmalar yerleştirilmelidir.
Fikir ve prensipleri şekillenen oluşum bir kamuoyu baskı grubu olarak olabilecek en geniş halkayı hedefleyerek arkasına basın ve kamuoyu gücünü almalıdır. Sonra büyük perakende şirketlerini ve perakende çatı kuruluşlarını bu yapının içine dahil etmek gerekir. Zeki, iş ve dil bilir birkaç kişilik bir uzman ekiple, gerek açık kaynaklardan elde edilen güvenilir bilgilerle, gerekse muhataplara yazılan net mektuplarla çeşitli ticari kurumların İsrail’i ve Siyonizm’i destekleme düzeyleri ortaya çıkartılır. Belirlenen liste bu kurumların açık ya da kapalı tutumlarına uygun olarak önceliklendirilir. Tüm bu ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra, olası bir boykot kararı durumunda uygulanacak bir stratejik plan bu işleri epeyce kolay ve mümkün kılacaktır.
Bütün bunları yazarken sıkıldığımı itiraf etmek zorundayım. Eminim ki okuma bahtsızlığına düşen sizler de sıkılmışsınızdır. Biliyorum yazdıklarım uygulanamayacak derecede zor. Koskoca 70 milyonun toplamda ancak % 2’sinin örgütlü olabildiği bir toplumda bu işlerin yapılabilmesi hayal. % 2’nin hepsinin piramidal örgütlendiği, başka örgütlenme modelinin üretilemediği yerde üretken ve verimli olmak bir ütopya. “Sivil toplum örgütleri” diye bir ifade kullandım yukarıda, ki bütünüyle köksüzdür. Batı tipi kamu örgütlenmesinin boşluklarını doldurma adına inşa edilmiştir ve biz de ondan da öte, iktidar sopası olmaktan öteye fazlaca bir şey ifade etmez. Ama yine de yarın getirir bilemeyiz. Hadi kişisel gelişim geyiği yapalım da neşeli bitsin yazı: yola çık, yol açık