İsrail ordusunun pazartesi günü öğle saatlerinde Han Yunus’un doğusunda Filistin direnişine ait bir tünele düzenlediği saldırıda 7 mücahit şehit oldu ve 13 mücahit yaralandı.
Dün tünelde arama kurtarma çalışmaları devam ederken şehit sayısının artabileceği ifade ediliyordu.
Saldırıda ne tür silahların kullanıldığı henüz bilinmiyor.
Fakat İsrail ordusunun bir tür zehirli gaz kullandığı yönünde belirtiler var.
Filistin Sağlık Bakanlığı’nın Gazze’deki sözcüsü Dr. Eşref El-Kudra, şehitlerin ve yaralıların zehirli gaz soluduklarının tespit edildiğini açıkladı.
El-Aksa Şehitleri Hastanesi Müdürü Kemal Hattab da hastaneye getirilen şehitlerin ve yaralıların bedenlerinde henüz ne olduğunu anlayamadıkları zehirli bir madde bulduklarını söyledi.
Açıklamalardan anlaşıldığına göre, mücahitlerden bazıları saldırıda değil kurtarma çalışmaları sırasında zehirlenerek şehit düşmüş.
İsrail ordusunun bu saldırısı ne anlama geliyor?
Bu soruya cevap vermeden önce Kahire’de imzalanan son uzlaşı anlaşmasından önceki döneme bakmamız gerekiyor.
O dönemde işgal ordusuyla Gazze’deki Filistinli direniş grupları arasında şöyle bir denge söz konusuydu:
Taraflar mümkün olduğunca gerginliği tırmandırmaktan kaçınır, karşılıklı olarak sınırlı misillemelerde bulunurlardı.
Örneğin Gazze Şeridi’nden 1948’de işgal edilen Filistin topraklarına füze atılırsa veya sınır bölgesinde görevli işgal devriyelerine ateş açılırsa işgal ordusu Filistin direniş güçlerine ait birkaç gözetleme noktasına veya eğitim alanına saldırı düzenlerdi.
O saldırılarda da genellikle can kaybı olmazdı.
Bunun nedeni her iki tarafın da yeni bir savaş istememesiydi.
İsrail şimdi Gazze Şeridi’ne tekrar savaş mı açmak istiyor.
Şu an için bunu söylemek zor.
Şimdi geçmişten bugüne gelerek bir de Gazze Şeridi’nin hâlihazırda yaşadığı sürece bakalım.
Hamas ve Fetih, Mısır İstihbaratı gözetiminde gerçekleştirilen görüşmelerin ardından 12 Aralık’ta Kahire’de uzlaşı anlaşmasına imza attı.
Anlaşmaya göre Ramallah’taki El-Hamdallah hükümeti 1 Aralık’a kadar -güvenlik birimleri dahil- Gazze Şeridi’ndeki tüm resmi kurumları ve görevleri teslim alacak.
Yani şu anda bir geçiş süreci yaşanıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Gazze Şeridi’ne uygulanan yaptırımları kaldırmadan önce hükümetin ve özellikle de güvenlik birimlerinin görevlerini rahatlıkla yapıp yapamadığına bakacağını açıklamıştı.
İşte böyle bir ortamda İsrail uzlaşıyı ve Kahire’de imzalanan anlaşma sonrası oluşan yeni dengede tarafların vereceği tepkiyi sınıyor.
Filistinli direniş grupları saldırıya herhangi bir misillemede bulunurlarsa, Abbas’a dönüp “Gördüğün gibi Gazze Şeridi’nde kontrol senin elinde değil” diyecek.
Mısır’dan, Mahmud Abbas’tan ve Filistin Başbakanı Rami El-Hamdallah’tan henüz bir ses yok.
Uzlaşı anlaşmasından önce Filistinli grupların Gazze Şeridi’nde bu tür durumlar için geliştirdikleri bir mekanizma vardı.
İşgal güçlerine ne tür bir misilleme yapılacağına birlikte karar verirlerdi.
Şimdi Abbas “Savaş ve barış kararı vermek sadece benim yetkimde” diyerek herhangi bir misillemeye karşı çıkarsa şaşmamak gerek.