Siyonizm yine en iyi bildiği kampanyayı dolaşıma soktu: Sürdürülebilir mağduriyet rantı.
Kuşatma altındaki Filistinliler bir kez daha İsrail tarafından bombalanırken yaşatılan mezalim Batı’da şimdi de 'İsrail misillemesi' terimiyle meşrulaştırılıyor.
Gazze'deki Filistinlilerin İsrail tarafından "açlık diyetine" tabi tutulduğu ortaya çıktığında kimse bunu umursamadı. İnsan onurunu hiçe saymaları bir yana, üzerlerinde denenen her türlü işkence karşısında Batı, üç maymunu oynadı. Öldürülen çocukların Filistinli olması, onlar için istatistiğin bile konusu değildi. Zira “kara kafalı çocuklar, bahsedilmeye değmezler.” İsrail’in sahilde top koşturan çocukları ağır silahlarla vurduğunu hangi Batı medyasında okudunuz?
Gazze'deki Filistinli siviller bunca yıl İsrail'in tekrarlanan saldırılarına maruz kalarak çok fazla acı çekti; ancak hiçbir zaman Batılı politikacılar veya halkları tarafından şu anda İsrail için duyulan endişenin çeyreği Filistinlilere gösterilmedi.
İsrail tarafından bir kez daha öldürülen çok sayıda Filistinli erkek, kadın ve çocuk için Batı'dan ne kadar sempati ve kaygı gelecek, birlikte müşahede edeceğiz. Toz kondurmadıkları Yahudi dostlarının çektiği muazzam (!) acıları şimdiden servis etme yarışına girdiler. Tam da burada ‘İsrail'in misillemesine’ destek vermek için neredeyse birbirlerini ezecekler.
İsrail birkaç yılda bir kıyı bölgesini bombalayıp her seferinde yüzlerce Filistinli sivili öldürdüğünde olanlar, Batı’da kimsenin umurunda değildi. İsrail buna basitçe "çimleri biçmek" diyordu. Gazze'nin geniş alanlarının yok edilmesi, İsrailli generallerin bölgeyi Taş Devri'ne döndürmekle övündükleri şey, yani "Dahiya doktrini" bir askerî strateji olarak resmîleştirildi.
İsrailli keskin nişancılar, hapsedilmelerini protesto etmek için sokağa çıkan gençleri ve tekerlekli sandalyedeki insanları hatta bunu görüntüleyen gazetecileri hedef aldığında Batı bunu umursamadı. Keskin nişancılar; protestocuları kafalarından, göğüslerinden, bacaklarından ya da bileklerinden gelişigüzel vurma emri aldıktan sonra binlerce kişi ya öldü ya da sakat kaldı.
Geçtiğimiz 15 yıl boyunca İsrail'in Gazze'ye yönelik tekrarlanan bombardımanlarında yüzlerce Filistinli kadın ve çocuğun hayatları da en az İsraillilerin hayatları kadar önemli değil miydi? Onlar için değildi. Ama insan kalmış olanlar için hayat hakkı önemli olmaya devam edecek.
İsrail'in 2007'de kara, deniz ve havadan ablukaya başladığı Gazze'deki Filistinlilerin âdeta kafese tıkılmalarından bu yana Filistinliler, defalarca karşılaştıkları vahşete direnmek için ilk kez Siyonist İsrail’e önemli bir darbe vurmayı başardı.
Küresel medya, Filistinlilerin saldırısını "eşi benzeri görülmemiş" ifadeleriyle nitelerken İsrail'in tam 50 yıl önce Yom Kippur Savaşı sırasında hazırlıksız yakalanmasından bu yana bunun Mossad’ın en yıkıcı istihbarat başarısızlığı olduğu kaydedildi.
İnsan sonsuza dek ablukada kalamaz, esir edilemez. Gazze'deki Filistinliler zincirlerinden kurtulmak için sürekli yeni yollar geliştiriyor ve bunu da başarıyorlar. Zira onurlu bir ömrün neticesi için ölümü göze almak, bilmedikleri bir şey değil.
İsrail'in çoğunu tespit edip imha ettiği bir tünel ağı inşa ettiler. Roketler fırlattılar ve bu roketler her geçen gün daha sofistike hâle gelen önleme sistemleri tarafından düşürüldü. Yine yılmadılar; İsrail'in etraflarını kuşattığı, tepesinde kule bulunan ağır tahkimatlı tel örgülere karşı kitlesel protesto gösterileri düzenlediler, her defasında keskin nişancılar tarafından vuruldular. Vurula vurula özgürleşen bir hayatın kahramanı onlar.
İsrail büyük bombardımanlarla yerleşim bölgesini tekrar dize getirme peşinde ama elbette sadece "misilleme olarak". Filistinlilerin özgürlük ve haysiyet direnişi bitmeyecektir.
Yıllardır süregelen bu vahşetten en çok sorumlu olan taraflar; İsrail ve onu destekleyen hatta ona perestiş ederek her defasında bağlılığını tazeleyen Batı olacaktır.
Batılı hamileri tarafından durmaksızın şımartılan İsrail'in faşist ve Yahudi üstünlükçülerinden oluşan mevcut hükûmet söylemi, narsisist küstahlığına devam ediyor. Üstelik her siyasi görüşten İsrailli arasında ‘Filistinlilerin ezilmeye devam etmesi gerektiği’ konusunda geniş bir fikir birliği var. Ancak artık dünyada karşıt sesler de yükseliyor. Beyaz Saray önünde toplanan Filistin desteği, Biden’ın unutmasına fırsat vermeyecek ölçüde güçleniyor.
Batı’nın pohpohladığı İsrail, o çok sevdiği “mağdur” repliğini yıllarca dayatmaya devam edecektir. Hollywood aportta bekliyor. Ancak atladıkları bir şey var: filmde denildiği gibi “Biz sizin ne yaptığınızı biliyoruz!”