İsrail: Uluslararası hukukun kara deliği

Abone Ol

Günlerdir Gazze saldırılarında savaş suçu sayılan ne varsa yaptı İsrail.

Çocuklara, kadınlara velhasıl sivillere yönelik uluslararası hukukun, BM Sözleşmesinin tanıdığı hiçbir hakkı onlara reva görmedi.

Böyle olunca insan sormadan edemiyor elbette: İsrail bu gücü ve bu şımarık tavırlı vahşetin ilhamını kimden ya da kimlerden alıyor?

Sorduğuma bakmayın, bu sorunun cevabı da ardına kadar açık zira.

1949 Cenevre Sözleşmelerinde ve 1977 Cenevre Ek Protokolünde ve son olarak da 1998 UCM'yi kuran Roma Statüsü'nde düzenlenen savaş suçları; “İsrail taraf olmadığı için ona işlemez” deniyor.

Peki, o zaman bu “hukukun kara deliği İsrail’i, bu hâliyle koruyup kollayanlar da mı taraf değiller?

Azmettiriciler de bu suçlardan aynı derecede hatta daha da ileri bir seviyede sorumlu değiller mi?

Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin neredeyse bütün maddeleri masumların ve zayıfların korunması üzerinedir.

İsrail’de burada bir üyedir ve antlaşma kurallarını defalarca ve sürekli ihlal etmektedir.

Hatta uyarıları dolayısıyla BM’ye ayar bile vermektedir.

Ve BM Sözleşmesi Madde 6: “İşbu Antlaşmada belirtilen ilkeleri ısrarla çiğneyen bir Birleşmiş Milletler üyesi, Güvenlik Konseyinin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından örgütten çıkarılabilir” diyor.

Tabii “Kim tavsiye edecek?” diye siz de benim gibi müstehzi bir soru sordunuz, değil mi?

“Bu madde kim için ve ne zaman işletilir?” sorusu da çok yerinde bir soru değil mi?

Bu antlaşma, kendi kurucu ülkeleri tarafından bile ihlal ediliyorsa kimi ve ne şekilde koruyor acaba?

Sadece güçlülerden yana olduğu imajı ile artık BM, hiçbir mazluma güven veremiyor ve kurulduğu günden bu yana dünyada engellediği ya da başarılı olduğu hiçbir çalışma da yok üstelik.

BM, sadece İsrail’in değil, beş daimî üyenin nice zulümlerini perdelemedi mi?

Fransa’nın Afrika’daki zulümlerini, Çin’in Doğu Türkistan zulümlerini, Rusya’nın Kırım ve diğer yerlerdeki zulümlerini, ABD’nin Irak, Afganistan zulümlerini kim perdeledi/perdeliyor?

Guantanamo Hapishanesi de ABD’nin, zulümleri için seçtiği hukukun kara deliği değil miydi?

ABD yasalarından yararlanmasınlar diye Afganlılara; burada ve uluslararası sularda, yüzen gemi hapishanelerinde zulüm yapılmadı mı?

Peki İsrail uluslararası savaş suçları kurallarına taraf değil diye, bütün dünyanın gözleri önünde her türlü vahşeti yapma hakkına sahip midir?

Öyleyse başka bir devlet de kalkıp “Ben de dâhil değilim” diyerek İsrail’e her türlü zulmü yapma hakkına sahip olacak mı?

Ya da ABD ve Batı, aynı gerekçe ile o devlete karşı sessiz kalacak mı?

Asla böyle bir şey olamaz, değil mi?

Böylelikle her şeyin İsrail’e tanınan “sınırsız tolerans”a ait olduğunu anlamış oluyoruz.

Mesele bu kadar açıktır.

Azmettirenler de en az İsrail kadar suçludurlar ve tarihin mahkemesinde, insanlığın vicdanında mutlaka mahkûm olacaklar.

Ortada çok acı bir riyakârlık, sahtekârlık ve zalimlik vardır.

Kimsenin, kimseyi daha fazla kandırmasına izin vermeyelim…