İslamofobi kavramı

Abone Ol

İslamofobi genellikle “Müslümanlara karşı duyulan irrasyonel korku veya güvensizlik” olarak tanımlanmaktadır.

İslamofobi kavramını anlamak için iki önemli noktaya dikkat çekilmektedir. Birincisi, “fobi” bir tür patolojiyi ifade eder; dolayısıyla akıl hastalığı gibi değerlendirilir. Ancak bu geniş anlamlılık, olayın analizini zorlaştırmaktadır.

İkinci olarak, kavramsal tartışmalara aşırı derecede titizlikle yaklaşmak, sanki gerçekte somut olan bir olgunun inkârını amaçlayan bir strateji yürütülüyormuş gibi bir izlenim yaratabilir. 

Özellikle medya vasıtasıyla kavramların kitleleri yönlendirmek amacıyla köpürtüldüğü durumlarda, bu sorun daha da görünür hâle gelmektedir.

Kavram tartışmaları çoğu zaman sahte bir tartışmadır ve Müslüman karşıtı ırkçılığın “İslam eleştirisi” adı altında meşrulaştırılması için bir araç olarak kullanılmaktadır.

“İslamofobi bir tür ırkçılık mıdır?” sorusu da sorulabilir. Irkçılık ile ksenofobi sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Buna göre ırkçılık belli bir ırkın diğerinden üstün olarak kabul edilmesi iken ksenofobi yabancı olana karşı hissedilen mantıksız korkuyu ifade etmektedir.

Irkçılık, bir etnik ya da ırksal grubun diğerlerinden kategorik olarak üstün ya da aşağı görüldüğü bir tutumdur.

İslamofobinin bu iki kavramdan da bir parça pay aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Yukarıda da değinildiği üzere İslamofobi’nin bir kısmı ksenofobiktir. Çünkü önemli sayıda insanın, sadece tanımadığı için Müslümanlara karşı yersiz bir korku ve güvensizlik beslediği ampirik olarak gösterilebilmektedir.

Bir yönüyle ksenofobidir çünkü İslam, dünya çapındaki yaygınlığına rağmen yeterince bilinmeyen bir olgudur ve bu nedenle, farklı olana duyulan kaygıdan beslenen ön yargılarla ilişkilidir. Diğer yandan şu durumu da göz önünde bulundurmak gerekmektedir; özellikle Batı dünyası ile Müslümanlar arasındaki ilişki söz konusu olduğunda mevzu, tanınmayan herhangi bir gruba karşı hissedilen yabanıl duygulardan ibaret değildir. Müslümanların kamuoyu nezdindeki imgesi ile alakalı kalıplar çok uzun zamandan beri oryantalizm tarafından şekillendirilmektedir.

İslamofobi ırkçılık mıdır, değil midir? İslam, belirli bir ırkın ya da etnisitenin inancı değildir. Geçmişte farklı coğrafyalardan ve ırklardan insanlar İslam’a dâhil olmuştur ve bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bu olgu, İslamofobi’yi ırkçılık olarak değerlendirmek istemeyen insanların sürekli olarak ileriye sürdüğü bir kanıttır.

Yani özetle “İslam bir ırk değil, bir inanış biçimidir. O hâlde ona yönelik ayrımcılık, ırkçılık olarak adlandırılmamalıdır.” gibi bir tavır burada işlemektedir.

İslamofobi’nin gerçek hayatta karşılaşılan formları ise yalnızca siyah ve beyaz tonlardan oluşmamaktadır. İslam’ın çok çeşitli kültürleri, dilleri ve ırkları bünyesinde barındırdığı doğru olsa da İslam sıklıkla bir ırk veya bir bölge ile kodlanarak ötekileştirilmiştir. Dolayısıyla bir inanç grubuna karşı ırkçı bir tutum takınmak mümkün olabilmiştir. Bu, ‘ırksallaştırma’ olarak bilinen tutumdur. 

Ancak oryantalizm tarihi, Müslümanların belirli bir ırkla özdeşleştirilmesinin mümkün olduğunu göstermekte ve ırksallaştırma süreciyle ırk ve kültür kavramları arasında geçişkenlik sağlandığını ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, İslam karşıtı ırkçılığı “ırkçılık” olarak adlandırmakta bir sakınca bulunmamaktadır. İslamofobi, yalnızca yanlış bilgiye dayalı bir düşmanlık değildir; aynı zamanda etnik kimlikler üzerinden oluşturulmaktadır. Ayrıca, her Batılı toplumun İslam’a karşı tutumu aynı olmadığı gibi, Müslüman toplulukların karşılaştığı İslamofobik karşıtlık da aynı şiddette değildir.