Kur’an-ı Kerim’in Lokman Suresi’nin 34. ayetinde belirtildiği üzere, kıyametin bilgisi yalnızca Allah’a aittir. Ancak Risale-i Nur Külliyatı’na ait olduğu iddia edilen Kastamonu Lâhikası’nda yer alan bir mektupta kıyametin “1545 hicrî yılında yani miladi olarak 2125’te” gerçekleşeceği ifade edilmektedir. Bu bilgi, Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinin genel çerçevesiyle ve İslam’ın öğretileriyle bağdaşmaz. Bediüzzaman’ın eserlerinde sürekli olarak İslam’ın gelecekte güçleneceği ve toplumsal hayatta Kur’an’ın hâkimiyetinin olacağına dair umutlu mesajlar verdiği bilinir.
İddia edilen bu tarih, Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’ndaki yüzlerce ifadesinden oluşan eserlerinde verdiği müjdelerle çelişir. Kastamonu Lâhikası’ndaki bu mektubun, Bediüzzaman’ın asıl “inançları”yla uyumsuz olduğu ve belki de sonradan birileri tarafından metne eklenmiş olabileceği düşünülebilir. Bu tür bir ekleme, Müslümanları “zindan-ı atalete” atma potansiyeline sahiptir. Eğer kıyamete “yüz yıl” gibi bir süre varsa ve günümüz zarfında İslam âlemi mağlubiyet yaşıyorsa bu durum Bediüzzaman’ın vurguladığı İslam’ın gelecekteki yükselişiyle çelişir.
Bediüzzaman, eserlerinde İslam’ın gelecekteki büyük inkılaplar arasında “en zirve yükselişi” yaşayacağını ve bu inkılapların İslam lehine olacağını belirtmiştir. Bu nedenle kıyametin kesin bir tarihle belirlenmesi fikri, onun bu “umut dolu müjdelerine” ve inancına ters düşer. Bu tür kesin tarih verme girişimlerinden kaçınarak kıyametin sırrının yalnızca Allah’a ait olduğunu kabul etmek ve dinî metinleri bu bilinçle yorumlamak esastır.
Özetle, eğer Kastamonu Lâhikası’ndaki bu mektup gerçekten Bediüzzaman’a aitse bile, yanlış anlamalara veya yanlış aktarımlara açık bir metin olarak değerlendirilmelidir. Bu mektubun İslam’ın gelecekteki gelişimine dair vaatlerle uyumsuz olduğunu belirterek bu tür yanılgılara karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgular. Ayrıca, bu mektup dinî metinlerin nasıl manipüle edilebileceğine dair bir örnek olarak ele alınmalıdır ve İslam toplumu için önemli dersler içerir. Önümüzdeki yazılarda bu konuyu daha detaylı bir şekilde ele alacağım.
Selam ve dua ile…
Fiemanillah…