Bütün hikâyenin altında, Büyük İskender olarak bilinen Makedonyalı bir serserinin Pers İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra söylediği bir cümle yatıyor aslında.
“Akdeniz’e sınırı olmayan devlet, devlet değildir.”
Adına Sasani, Fatimi, Safavi ya da İran denilen devletlerin hepsi de son tahlilde Pers’tir ve Şiilik adıyla ön plana çıkarılan teolojik propaganda da dahil her şey Persler’in istismar ettiği bir emperyalist argümandan başka bir şey değildir.
İran’ın kılcal damarlarındaki Pers refleksleri Şialığı istismar ederek “Akdeniz’e ulaşamazsak ölürüz” savaşı yürütmektedir. 20 yıl içinde çözülüp dağılacağı öngörülen İran’ın ölümü Akdeniz’e ulaşmadığı için mi olur, yoksa Akdeniz’e ulaşmak için döktüğü Müslüman kanından dolayı mı olur; onu zaman gösterecek.
İran’ın yakın zamanda Musul’da yapmayı planladığı Müslüman katliamı ve soykırım için ihtiyacı olan “Şii-Sünni savaşı” zemini adım adım örülüyor. İran, Irak’ta yaptığı Müslüman katliamlarına çok önceden başlamıştı zaten. Yıllar içinde Maliki ve sonra İbadi üzerinden ele geçirdiği Irak Merkezi Hükümeti denilen garabet, çeşitli bahanelerle Irak’taki Müslüman Arap, Kürt ve Türkmen halklara karşı yürüttüğü saldırılarla yüz binlerce insanı öldürüyordu.
17 Ekim 2016 tarihinde İran’da bir televizyon programına katılan İran teolojik lideri Hamaney’in en üst düzey askeri danışmanı General Yahya Rahim Safevi, “ABD’nin Afganistan ve Irak işgali, bölgede İran’ı güçlendirmek ve İran’ın siyasi nüfuzunu artırmak için yapılmıştı” dedi.
Sadece tek başına bu açıklamadan yola çıksak bile ABD-İran ortaklığı ile Musul’da Müslüman halkların hayatının ne denli büyük bir tehlike altında olduğu anlaşılabilir…
Haşdi ve Şabi kelimelerini bir araya getiren İngiliz bize demek istiyor? Haşdi yani yığılma, toplanma, seferberlik kelimesiyle Şabi yani halk kelimesini bir aya getiren İngiliz’in ne demek istediği tecrübeli gazeteci Kemal Öztürk “Halk Gücü” olarak Türkçe’ye tercüme etmiş. İngiliz’in iddiasına göre Haşdi Şabi yani, İran’ın dünyadan topladığı, nefret dolu Şii milisler Irak halkıymış yani. Başından beri döndürdükleri DAEŞ tiyatrosunun amacının ne olduğunu anlamak için fazla izaha gerek yok. Katliam ve Türkiye’ye sürme taktiği ile Musul’daki yerli Müslüman halk soykırıma tabi tutulacak. Musul ve Kerkük boşalacak. 2003 yılında ABD’nin yaptığı gibi tapu ve nüfus daireleri yakılacak. Ki bu tapu dairlerini yakmak işini PKK, Suriye’de işgal ettiği her yerde yapıyor zaten şu anda. Yerine İran yerleşecek. İran’ın yerleştiği yerin kenarlarına hem İran hem de Türkiye’ye karşı ABD’nin “emniyet valfı” görevi üstlensin diye ateist ve Hıristiyan PKK örgütü içinde bir bölüm ayrılacak. İşte bütün bu tezgâhın çalışması için bir Şii-Sünni savaşının başlaması gerekiyor. Haşdi Şabi meselesine girmeden önce bu vahşi yapılanmamın yolunu açan üst aklın kimlerden oluştuğuna yakından bakalım.Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masum. 2014’e kadar İngiliz vatandaşıydı şimdi Kanada vatandaşı.
Cumhurbaşkanı eski Yardımcısı ve şimdiki danışmanı Ayad Allavi. İngiliz vatandaşı.
Irak Başbakanı İbadi. 10 yıl Londra’da Kraliçe’den maaş aldı ve halen İngiliz vatandaşı.
Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi. İngiliz vatandaşı.
Irak eski Petrol Bakanı Adil Abdülmehdi. İngiliz vatandaşı.
Irak Ticaret Bakanı Milas Abdülkerim Kesnezani. İngiliz vatandaşı.
Irak eski Maliye Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve şimdilerde İbadi’nin danışmanı Kürt asıllı Hoşyar Zebari. İngiliz vatandaşı.
Irak Başbakanı İbadi’nin bir diğer danışmanı Bahaa Al Araji. İngiliz vatandaşı.
İran Mandası olan Irak hükümetindeki 35 bakandan 18’i İngiliz vatandaşı, 5’i İran vatandaşı.
Sapı bizden baltalarla Müslüman katliamına gelen emperyalizm, Musul katliamı için en üst düzeyde verdiği kararla Musul’u işgal etmesi için Haşdi Şabi’yi yola çıkardı. Doğrudan İran’a bağlı yüzbinlerce katil, güya Hz.Hüseyin’in intikamını almak için Müslümanlar’ı öldürmeye geliyor. Hz. Ali (ra) Kerremallahü veche ve Hz. Fatıma’nın (ra), Hicret’in dördüncü yılı Şaban ayının beşinde dünyaya gelmiş ikinci oğulları Hazreti Hüseyin adına Hazreti Hüseyin’in torunlarını kesmeye geliyorlar yani. Dünyanın en şeytani çelişkisi bu değilse nedir?
Haşdi Şabi’nin kuruluşu aslında 2003 yılına dayanıyor. İran ve ABD birlikte Irak’ı işgal ettiklerinde savaşın kanlı karakolları olarak kullanılan İran milisleri zamanla birçok ad altında toplantılar. İrili ufaklı 15 milis grubu birleşince Haşfi Şabi oldular.
Haşdi Şabi nasıl kuruldu?
2014 yılında, İran’a bağlı Irak merkezi hükümeti, İran’ın emriyle Musul’u DAEŞ’e teslim etti. Musul’un DAEŞ’e teslimatı haziran ayında tamamlandıktan sonra başta Türkiye medyası ve dünya medyasında bu teslimat plana uygun olarak “DAEŞ Musul’u işgal etti” olarak yer aldı. O günlerde İran’dan ya da CIA’den para aldığı için kasten böyle yazan satılık kalemlerle birlikte ne dediğinin farkında olmayan şuursuz gazete ve gazeteciler de bu propagandaya hizmet ederek, DAEŞ’e yapılan stratejik teslimata “İŞGAL” dediler.
Medyada işgal olarak yer alan DAEŞ hamlesinden sonra, Kürt, Arap ve Türkmen aşiretler bu plana karşı hamle yaparak DAEŞ’le karşı savaşmaya başladılar. Anlatıldığı kadar güçlü ve büyük olmayan DAEŞ Müslüman aşiretler karşısında yenilmeye başlayınca İran ve ABD panik yapmaya başladı. 2014 yılının Temmuz ayında yani DAEŞ teslimatından bir ay sonra Irak hükümeti, DAEŞ’e karşı savaşan aşiretlere hava bombardımanı saldırıları yapmaya başladı.
Çünkü DAEŞ aşiretlere yenilirse hem İran ve ABD’nin DAEŞ palavrası ortaya çıkacakhem de bugün adım adım gerçekleşen Musul işgal planı suya düşecekti.
İran bir yandan DAEŞ’i desteklemek için Müslümanlar’ı bombalarken öte yandan Iraklı Şiiler’in lideri Ali Sistani dağınık olan 15 milis grubunu birleştirerek Haşdi Şabi’yi kurdu.
Haşdi Vatani nedir?
Haşdi Vatani ise, Türkiye tarafından desteklenen, Musullu Müslümanlar’dan oluşan silahlı örgüt. Musul eski Valisi Esil Nuceyfi’nin oğlu Abdullah Nuceyfi tarafından yönetiliyor.
Haşdi Vatani ilk başlarda 6 bin civarındaydı ancak İran saldırıları çoğaldıkça sayıları giderek arttı. Haşdi Vatani sadece İran milislerine değil PKK’ya karşı da önemli bir stratejik bariyer oluşturuyor. Türkiye’nin Başika Kampı’nda eğitim verdiği Haşdi Vatani, İran milislerine oranla sayıları az ancak motivasyonları yüksek olduğu ve Türkiye tarafından eğitildikleri için çok başarılı operasyonlar yapıyorlar. Haşdi Vatani, Musul’da hâkimiyeti %40 olan DAEŞ terör örgütünü tek başına %14 seviyesine geriletmiştir.
Sözün özü: Dünya, DAEŞ’e karşı savaşmaya geliyorum bahanesiyle Müslüman katliamı yapıp İran İşgaline zemin verme savaşına başlamadan önce zaten DAEŞ palavrası Musul’da çökmek üzereydi…