Güneşin dünyaya ülkemizden çok önce merhaba dediği topraklardayım dört gündür. Bölgesel güç olmaya çabalayan, bu süreçte bizi büyük engel ve rakip gören, bu yüzden de ilişkileri hep limonî düzeyde tutan ülkede.
Tahran Sanayi Fuarı dolayısıyla İran’dayım.
Burada Makine Tanıtım Grubu (MTG) olarak bulunuyor ve Türk Makine Sanayii’ni İranlılara tanıtıyoruz. MTG, “Turkish Machinery” logosuyla dünyanın değişik ülkelerinde her yıl 25 civarında fuara katılarak faaliyetini sürdürüyor.
Sürdürüyor ama sanırım Türk Makine Sanayii’ni öncelikle Türkiye’nin gittikçe karanlığa gömüldüğünü, AK PARTİ iktidarının ülkeyi bir uçurumun kenarına getirdiğini düşünen, ülkesinin gücünden bîhaber, bilumum yerli ve millî devinimden nefret eden sözde beyazlara tanıtmak gerekiyor.
Şöyle; Türk Makine Sanayii Avrupa’nın 6. büyük makine üreticisi. Sektör, son beş yılda ortalama %15 büyüme ile ihracatını %67 oranında arttırarak 15 milyar USD rakamına ulaştı. Türkiye’nin toplam ihracatında makine sektörü 2. durumda. Daha da önemlisi, üreticilerimiz ihracatın %60’ını AB ülkeleri ve ABD’ye yapıyor. Yaklaşık 200 ülkede de Türk Malı makine kullanılıyor.
Gelelim İran’a…
İran’a ilk gelişim. Uzun yıllar süren ekonomik ambargonun olumsuz etkilerinden haberdardık elbette, ama Tahran’ı bize yansıtılan seviyenin çok altında buldum. Sitayişle anlatılan Tahran’ın Kuzey bölgesini şehircilik anlamında daha düzenli, refah seviyesi olarak da daha gelişmiş beklerken hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Güney’ini ise hiç sormayın. Kısaca bizim Diyarbakır’ın gelişmişliğini sabit tutun, nüfusunu 10’la çarpın alın size Tahran.
Muharrem ayında olmamız sebebiyle matem havasını her yerde hissetmek mümkün. Resmi kurumlara siyah bayrak çekilmiş, camilerin içindeki kolonlar siyah örtüyle kaplanmış, caddelere açılan stantlarda halka çay ikram ediliyor ve 10 Muharrem’de kullanılmak üzere önünde Hüseyn yazan siyah tişörtler, zincirler vs. dağıtılıyor.
Malûmunuz, İranlılar namazda Kerbelâ toprağından preslenerek imal edilmiş küçük taş üzerine secde ediyorlar. Fakat taşların üzerinde “Ya Hüseyn Eşhedü Enneke Kad Akımtes-Salâh” (Ey Hüseyin, namazı ikame ettiğine şehadet ederim) yazdığını bilmiyordum, öğrendim.
Dar vakitlerde yaptığım gözlemlerden son bir not; İran’da Twitter ve Facebook kullanmanın yasak olduğundandır sanırım, iki adımda bir fotoğraf çekenleri göremiyorsunuz.
***
Geçen haftaki yazımda dananın kuyruğunun Musul’da kopacağından ve İran’ın kurduğu Birleşik Şii Özgürlük Ordusu’na mensup Şii Heşdi Şabi milislerinin Musul Operasyonu’na dahil olmasının hafazanallah bir Şii- Sünni savaşına kadar gidecek olumsuz gelişmelere sebep olabileceğinden bahsetmiştim. Nitekim hafta içerisinde Türkiye 5 maddelik bir uyarıyla, operasyonun planlamasında yapılacak hataların mezhep savaşlarına yol açabileceğini ABD’ye bildirdi.
Kafkaslar’dan Akdeniz’e “Şii Hilali” projesiyle bölgesel güç hayalleri kuran İran, Muharrem matemini tuttuğu şu günlerde yeni matemlere sebep olacak adımlar atmaktan geri durmuyor.
Birisi hatırlatabilir mi lütfen, üretime dayalı güçlü ekonomin yoksa sadece çölden fışkıran petrol zenginliği ve mezhepsel ihtilafların üzerine oynanan acem oyunlarıyla patron olunmaz.
Olsa olsa birileri ikram eder o da sürdürülebilir olmaz.
İşte makine sanayii bu yüzden önemli…