Emeklileri hedefleyen reklamlara göre emeklilik; çalışmaktan yorulan yaşlıların artık rahat etme zamanıdır. Hatta bazı reklamlara göre yat alma, dünya turuna çıkma; yani çalışmaktan dolayı ertelenen keyifleri yaşama zamandır. “O kadar sene çalıştık artık rahat edelim” demenin adı emekliliktir!
Reklam yazarlarının tamamı uyduruk zırvalarla güya idealize ettiği ama aslında hayatı acımasızca paramparça ettikleri bu emeklilik tarifi dışında bir de pratik olan var; o da bizim gibi orta ve orta altında geliri olan insanların beklentisi: Biz de “Bir emekli maaşı alırım, sonra başka bir iş daha yaparım üç beş kuruş da oradan gelir, ele güne muhtaç olmadan hayırlısıyla ölür gideriz inşallah…” diyoruz.
Şimdi bu reklamcı uydurması olan Mavi Tur’a çıkmak üzereyken yanındaki teyzeye sarılan güneş gözlüklü, şortlu dede ile “Hayırlısıyla ele güne muhtaç olmadan ölürüz inşallah” diyen dede modellerinin ikisi de hatalıdır, ikisi de ziyandır, israftır. Çünkü emeklilik böyle bir şey değildir.
Emeklilik, Endülüs medeniyeti kaynaklı ve altında İslam içtihadı olan bir müessesedir. Endülüs, belli yaşın üzerine olan insanlara; “Siz artık işle güçle, seferle uğraşmayın. Sizin aklınızda hayattan damıtılmış tecrübeler var, onları yeni nesillere aktarmakla uğraşın. İaşenizi devlet haznesinden karşılarız, siz torun büyütün” dediği bir ihtiyar sistemi kumuştur.
Yaşlılar işlerinde, asker ocaklarında olmazlar evlerde yeni neslin başında olurlar.
Sokaklarda dolaşırlar ve mahallerine müdahale eden emniyet supabı olurlar.
Tecrübelerini torunlarına aktarırlar.
“Aile nedir ve nasıl olunur” sorusunun yaşayan cevabı olurlar.
Geniş aileyi tesis ederek toplumun direkleri olurlar.
İşte insan, İkinci Dünya Savaşı’ndan şekillenen iğrenç modernlik diye yutmuş ahmak bir reklamcının tarif ettiği gibi, şortu giyip yanına aldığı bir teyzeyle diskoya gitmek için emekli olmaz. İnsan rızk telaşıyla sırtını Allah’a dayamak yerine, devlete dayamak için emekli olmaz.
İnsan, nesil yetiştirmek için emekli olur…