Toplum olarak genel olarak mutsuzluğu meyilliyiz giderek. Bunu bir alışkanlık haline getirmeye başladık. Biliyorum ki pek mutlu değilsiniz. Tam mutlu olmayı beklersek ve buna inanmaya başlarsak emin olun giderek daha da mutsuzlaşıyoruz.
Aslında yüzde yüz mutlu olmanız asla mümkün de değildir. Aslında tam mutlu olan kişi yaşamdan zevk alamaz zaten. Tam mutlu olduğunu söyleyenlere ise garip bakıyorum, aslında mutluluk göreceli bir kavram.
Evet, hepimizi mutlu edecek ortak paydalar var. Sıcak bir somun etmek, yağan yağmur, deniz kıyısında batan güneş, yeni doğan bir bebeğin müjdesi, yüzde oluşturduğumuz bir tebessüm, yetim başı okşamak, savaş mağduru çocuklara bir oyuncak ulaştırmak, ocağına ateş olmak.
Biliyor musunuz mutlu olmak için neler yapılır, mutlu bir insan için her şey yolunda mı, gerçek mutluluk nasıl bir şeydir bunu derinlemesine sorgulamayı unuttuk sanırım. Gelişigüzel yaşantılarımız bizi mutlu etmeye yetiyor mu? Buna kafa yormayı unuttuk sanırım. Mutluluk oldukça değişken bir şey aslında, Dünya coğrafyasında ki bu derin acı, mazlumların gözyaşı, insanoğlunun giderek duyarsızlaşması, giderek daha paçozlaşması aslında hepimizi bütün insanlığı mutsuz etmeli, etmeli ki bunu yok etmenin yollarını bulalım, keşfedelim.
İnsanoğlu yaradılış gayesini bozarak mutlu olmak yöntemini hayatına asıl unsur olarak soktuğu andan itibaren aslında mutsuzluğun pimini çekti ve patlayan karakterlerden havai fişek eğlencesine evrildi.
Oysa hayata karşı duruşu olmalı insanoğlunun. Şairin dediği gibi Kutsal bir inadı olmalı, bir kalbi daha olmalı. Yaradılış gayemizi yok etmek pahasına mutlu olmak insanoğluna hiç yakışmıyor.
Oysa ne kadar önemlidir insanın hayata karşı onurlu duruşu. Muhabbete, merhamete, şefkate kitlenmiş bir kimlik varlığı. Bir umut işçisi olmalı insan, kibar kelam sahibi olmalı, yara açan değil yara saran olmalı. Ağlayan ile ağlayabilmeli. Sadece bana değil bize diyebilmeli. Gönül insanı olmalı, rahmet kaynağı haline dönüşmeli.
Yaradılış gayesini unutarak mutlu olmak bizi yok ediyor biliyor musunuz? Yaşayan ölülerle dolu bir dünyada nefes almak ne zor aslında!
Allah her şeyi görür, her şey, “O”nun takdirinde aslında. Yüreğinizdeki ne var ne yoksa görmüyor mu sanıyorsunuz?
Kendini kandıran insanoğlu giderek daha da firavunlaşır, kendine söylediği yalanlara kendisi inanmaya başlar o zaman giderek daha karanlık daha zifir bir kimliğe bürünür.
Yaşamda, şuanda ki durumunuzla ilgili mutsuzluğu köpürteceğinize bu anlamsız gayretten vaz geçin. Hadi yaklaşan Ramazan ayının hürmetine kendimize dönelim. Yüzleşelim ve inanın bu hepimizi çok mutlu edecek.
Haydi, yaradılış gayemize uygun olarak dik duralım kendimizi inşa yolunda harekete geçelim haydi bir mazlumun gözyaşına ortak olalım ona şifa olalım.
İnanın hayat geçici…