Dünya

İngiltere'deki aşırı sağcı şiddet olayları nedeniyle Müslümanlar kendini güvende hissetmiyor

İngiliz gazeteci Roshan Muhammed Salih, İngiltere'nin Southport kentindeki bıçaklama olayı sonrası başlayan ve diğer kentlere de yayılan aşırı sağ grupların düzenlediği ırkçı ve İslamofobik şiddet olaylarının endişe verici olduğunu belirterek, ülkedeki Müslümanların artık kendini güvende hissetmediğini söyledi.

Abone Ol

İngiltere merkezli "5 Pillars" adlı haber sitesinin editörü, gazeteci Roshan Muhammed Salih, 29 Temmuz'da Southport'taki bir dans okulunda 3 çocuğun yaşamını yitirdiği bıçaklı saldırı sonrası Müslümanları hedef alan şiddet olayları ve bu şiddetin nedenlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Salih, 18 yaşından küçük olduğu için kimliği açıklanmayan saldırganın, Müslüman olmadığının belirtilmesine rağmen sosyal medyada saldırıyı gerçekleştiren kişinin "İslamcı bir göçmen olduğu" söylentisinin yayıldığını ifade ederek, şunları aktardı:

"Bu korkunç bir saldırıydı ancak kısa süre içinde internette saldırganın Müslüman olduğuna dair dezenformasyon yayıldı. Bu durum, orta yaşlı, beyaz aşırı sağcı erkeklerden oluşan büyük bir grubun Southport'taki bir caminin etrafında toplanmasına, polise saldırmasına, bir minibüsü ateşe vermesine ve ardından camiye cisim atarak, İslamofobik sloganlar atmasına yol açtı. Yani bu ülkede Müslümanlarla hiçbir ilgisi olmayan bir şey Müslümanların meselesi haline geldi."

Dezenformasyonun çoğunlukla internetteki anonim hesaplar tarafından yayıldığını kaydeden Salih, "Bunlar İslamofobi ve Müslüman karşıtı korkuyu yaymak üzere tasarlanmış anonim hesaplar. Bu hesaplar Müslümanlar hakkında yanlış bilgi yaymak, onları terörist, şiddet yanlısı, kadın düşmanı vesaire olarak göstermek için var." diye konuştu.

"İslamofobi'nin sınırda olduğunu söylemek yanlış olur, tam aksine oldukça yaygın"
İngiltere'de aşırı sağcı siyasetçiler ve bazı yüksek takipçili hesapların suçu Müslümanlara yükleyen söz konusu dezenformasyonu yaydığına dikkati çeken Salih, böylece Müslüman karşıtı şiddetin Hartlepool, Londra, Sunderland, Liverpool, Leeds ve Manchester gibi farklı bölgelere de sıçradığını aktardı.

Salih, aşırı sağcı Reform UK partisinin lideri Nigel Farage'ın "Gerçek bizden saklanıyor" açıklamasının olayları kışkırttığını belirterek, "Bu ülkede parlamentoda olduğunuzda, dava edilme korkusu olmadan istediğinizi söyleyebilirsiniz. Buna parlamento ayrıcalığı deniyor. Böylece parlamentodaki kürsüsünden Müslümanlara saldırabiliyor ve başına hiçbir şey gelmiyor." diye konuştu.

Ülkedeki Müslüman karşıtlığının endişe verici boyutta olduğunun altını çizen Salih, "İslamofobi'nin bu toplumda sınırda olduğunu söylemek yanlış olur, tam aksine oldukça yaygın. Evet, Keir Starmer veya Rishi Sunak gibi önde gelen ana akım politikacılar, söylemlerinde açıkça İslamofobik olmayabilirler ancak başkaları İslamofobik söylemlerde bulunduğunda da hiçbir şey yapmıyorlar." ifadesini kullandı.

"Günah keçisi arıyorlar"
Salih, Müslümanlara yönelik öfkenin en önemli nedenlerinden biri olarak ekonomik krize işaret ederek, "Pek çok ülke öyle ama Britanya ekonomik gerileme döneminden geçiyor. Buralarda her şey çok pahalı. İnsanlar iyi konut bulamıyor. Özellikle gençler bu ülkede gelecekleri yokmuş gibi hissediyor. Ekonomik gerileme söz konusu olduğunda, suçlanması en kolay kişiler farklı görünen, farklı ses çıkaran, belki başörtüsü takan ya da bugün benim giydiğim gibi Pakistan kıyafetleri giyen kişiler oluyor." şeklinde konuştu.

Diğer yandan 4 milyonluk Müslüman nüfusun ülkedeki etkinliğini artırmasının, İngilizleri rahatsız ettiğini söyleyen Salih, şöyle devam etti:

"Müslümanlar kendilerini bu ülkede eşit haklara sahip İngiliz vatandaşları olarak görüyor. Kendilerini misafir işçi ya da bunun gibi insanlar olarak görmüyor. Dolayısıyla Müslümanlar, hala nispeten küçük bir azınlık olmalarına rağmen, bu ülkede daha fazla varlık göstermeye ve organize olmaya başladı. Bu iki şey aynı anda gerçekleşiyor ve toplumun çoğunluğunda tepkiye neden oluyor. Bu tepki, Müslümanlara saldırmanın oy getirdiğini gören önde gelen politikacılar tarafından da teşvik ediliyor."

Müslümanların kasıtlı olarak hedef haline getirildiğini dile getiren Salih, "Günah keçisi arıyorlar, suçlayacak birini arıyorlar. Suçlamaları gereken hükümeti suçlamıyorlar. Ülkedeki finansörleri, bizi aşağı çeken savaşların, destekleyemeyeceğimiz ya da karşılayamayacağımız dış savaşların kaynağı olan insanları suçlamıyorlar. Benim gibi farklı görünen insanları, Müslümanları suçluyorlar." değerlendirmesinde bulundu.


"Müslümanlar bu ülkede kendilerini rahat hissetmiyor, bu ülkeden gitmek istiyor"
İngiltere'nin Müslümanlar için artık kolay bir ülke olmadığına dikkati çeken Salih, "Bu ülke, Müslüman olarak bulunmak için iyi bir yer değil. Açıkçası hayatımın çoğunu burada geçirdim. Belki 20 yıl önce Müslümanların çok daha hoş karşılandığı ve konuşmakta özgür olduğu nispeten liberal, çok kültürlü bir toplum vardı ancak şu anda bu ülkede laikliğin katı bir şekilde uygulandığı Fransız modeline doğru gidiyoruz. Müslümanların kendilerini ifade edebilecekleri alan gittikçe daralıyor." dedi.

Salih, Müslümanların Filistin'i bile özgürce destekleyemediğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer İngiltere fikir çeşitliliğine saygı duyan laik bir ülke olduğunu iddia ediyorsa ki öyle olduğunu söylüyor ve şiddeti teşvik etmediği sürece ifade özgürlüğüne saygı duyan bir ülke olduğunu söylüyorsa, o zaman istediğimizi söyleme hakkına sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak şimdi kendimizi hedef alınmış hissediyoruz, birçok Müslüman bu ülkeden gitmek istiyor. Artık bu ülkede kendilerini rahat hissetmiyor, daha güvenli bir yer için yurt dışına gitmek istiyorlar."

İngiltere'deki Müslümanların geleceği konusunda endişelerini dile getiren Salih, sözlerini, şöyle noktaladı:

"Bu ülkedeki geleceğimiz konusunda oldukça karamsarım, pek de pembe bir gelecek yok. Müslümanlar olarak kendimizi gerçekten ifade edemediğimiz Fransa'nın izinden gidiyoruz. Bu ülkede başörtüsü takıp sokakta yürüyen kadınlar saldırıya uğruyor, sözlü tacize uğruyor. Resmi nefret suçu istatistikleri bile Müslümanların diğer tüm gruplardan daha fazla hedef alındığını kesin olarak kanıtlıyor."


İngiltere'de aşırı sağcı sokak olayları
İngiltere'nin Southport kentinde, 29 Temmuz'da, 17 yaşındaki bir saldırgan, 3 çocuğun ölümüne, 8'i çocuk 10 kişinin de yaralanmasına sebep olduğu bir bıçaklı saldırı gerçekleştirdi.

Sosyal medyada saldırganın kimliği ile ilgili yayılan spekülatif haberler sonucu Southport'taki aşırı sağcılar polisle çatışarak Southport Islamic Society Camisi'ne taşlı saldırı düzenledi.

Aşırı sağcı şiddet olayları, 2 Ağustos'ta ülkenin doğu kıyısındaki Sunderland'e sıçradı. Kentteki "Masjid-e Anwaar-e Madinah" camisi dışında toplanan aşırı sağcı kalabalık, polisle çatıştı. Kalabalık, kentteki bir polis karakolunu ateşe verirken bazı kamu kuruluşları da yakılmak istendi. Yaşananlar nedeniyle 3 polisin yaralandığı kentte 10 aşırı sağcı gözaltına alındı.

Sunderland'le aynı gün Hartlepool, Liverpool, Glasgow ve Dover'de de aşırı sağcılar kent meydanlarında ve camilerin önlerinde toplandı.

3 Ağustos'ta, Bristol, Hull, Blackpool, Stoke-on-Trent ve Blackburn'ün de aralarında bulunduğu yaklaşık 20 İngiliz kentiyle Kuzey İrlanda'nın başkenti Belfast'taki 4 farklı noktada aşırı sağcılar sokaklara indi. Bu kentlerde göçmenlere ait iş yerleri, camiler, polis araçları ve çevik kuvvet memurlarına saldıran 92 aşırı sağcı gözaltına alındı.

4 Ağustos'ta, Weymouth, Middlesbrough ve Rotherham kentlerinde toplanan aşırı sağcılar yine göçmenleri ve Müslüman toplumu hedef aldı. Rotherham'da düzensiz göçmen ve sığınmacıların tutulduğu otel önünde toplanan aşırı sağcılar binaya taş ve sandalye gibi yabancı maddeler attı.