“İnek Şaban” aslında bir kadın…

Abone Ol

İnek Şaban dediğimiz vakit akla direk Kemal Sunal’ın o muhteşem mimikleri gelir. Yürüyüşü, arkadaşlarına safça kanışı, tembelliği, çatışmalardan çıkardığı güçlü mizahıyla Sunal, Hababam Sınıfı’nın meşhur karakteriyle özdeşleşmiştir. Hababam dediğimiz vakit sinema filmlerinde rol alan oyuncular ezberimizdedir, lakin Kemal Sunal’dan önce “İnek Şaban” karakterini tiyatro da bir kadın oyuncu canlandırır. Hatta sahnelendiği yıllarda kapalı gişe oynar ve kadın oyucunun erkek olmadığını kimse fark etmez.

1962 senesinde Zeki Alasya henüz amatör oyuncu olduğu yıllarda Hababam Sınıfı’nı oyunlaştırmak ister, Rıfat Ilgaz’a bir mektup gönderir. Ilgaz o yıllarda Hababam’ı kimselere vermeme üzerine bir karar almıştır. Alasya ise şansını deneyip Ilgaz’dan Hababam Sınıfı’nı tiyatro oyunu yapmak için izin ister. Mektubun cevabını beklediği heyecanlı günleri şöyle anlatır Zeki Alasya: “2 hafta sonra bir mektup geldi Rıfat Ilgaz’dan, bir amatöre! Zeki Alasya kardeşim, çok teşekkür ediyorum. Çok mutlu oldum. Hababam Sınıfı sizindir’. Böyle bir şey var mı?! Hepimiz kalakaldık. ‘Acaba sahte mi?’ diye kalakaldık. Amatör tiyatroda bir takım nedenlerle yapamadık.”

Cevap olumlu gelir, fakat imkanlar el vermez sahneleme gerçekleşemez. 1963 senesinde Ulvi Uraz kendi tiyatrosunu kurar. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ahmet Gülhan gibi oyuncular da grubun içerisindedir. İlk yıllar Haldun Taner’in eserlerini sahneye koyar Uraz, Hababam repertuvarda kendine yer bulamaz. Alasya ise ısrarlı bir şekilde etrafında kulis yapmaya başlar ve o yılları şöyle anlatır: “Kendime taraftarlar da toplamaya başladım. Metin (Akpınar), Ahmet Gülhan. İflahını kestim etrafın. Herkesi inandırdım.” Ve nihayet 1966 senesinde Beyoğlu Küçük Sahnede Ulvi Uraz Tiyatrosu Hababam Sınıfı’nı sahneye koyar. Kadroda genç oyuncular Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ercan Yazgan ve Suzan Ustan ile birlikte Ali Yalaz, Ulvi Uraz, Zihni Küçümen gibi ustalarda rol alır.

Rıfat Ilgaz oyunu izlemeye gelir, Zeki Alasya o günkü heyecanını yaptığı bir röportajda şöyle anlatır: “Haber verildi. Hiç unutmadığım bir gündür. Küçük sahnenin fuayesinde toplandık. Rıfat Ilgaz geliyor, bekliyoruz. Kapıdan girdi. Siyah yerlere kadar bir palto. Çok da yeni bir palto değil. Elinde de siyah eski bir öğretmen çantası. Girdi içeri. Ulvi Uras ile sarılıp, öpüştüler. Sonra bana döndü, o kadar kişi arasında ‘Naber Zeki?’ dedi. O kadar kişi arasında. Benim havamı düşünebiliyor musunuz? O gün başlayan bir dostluk.”

Hababam’ın tiyatro sahnesine taşınma serüveninde Zeki Bey’in çabasıyla birlikte dikkat çeken diğer hikâye İnek Şaban’ı bir kadın canlandırmasıdır. Ulvi Uraz, rolü hiç tereddüt etmeden oynaması için Suzan Ustan’a verir. Usta oyuncu sahnede bir erkeği canlandırmanın zorluğunu bildiği için ilk başta kabul etmek istemez. Hatta Rıfat Ilgaz’da ilk başta bu karara karşı çıkar ve o karakteri bir erkek için yazdığını söyler. Uraz kararında ısrarcıdır ve Suzan hanımı role hazırlar. Rıfat Ilgaz’a da Suzan Hanımı sahnede izlemesini ondan sonra karar vermesini rica eder. O yıllarda Oktay Rıfat’ın Zabit Fatima’nın Kuzusu oyununda rol almaktadır Ustan. Ilgaz onu sahnede izler, oyun sonrası yanına çağırır. O günleri şöyle anlatıyor bir röportajında Suzan Hanım: “Oyunu oynadım, sahneden indim. ‘Rıfat Bey sizinle görüşmek istiyor’ diye haber geldi. Mütevazı ve alçak gönüllü hoş bir adamdı Rıfat Bey, elimi iki elinin arasına aldı ve ‘Suzan Hanım biliyorsunuz değil mi, ben önce veto ettim sizin oynamanızı, kadın oyuncu oynayacak bu rolü dediklerinde ‘Hayır ben bu rolü bir hanım oynasın diye yazmadım’ dedim. Şimdi vetomu geri alıyorum ve inanıyorum ki siz harika bir Şaban olacaksınız’ dedi.”

Saçları erkek tıraşı kesilir, yüzüne çiller konulur, üstü başıyla tam bir erkek tipine girer Ustan. Hatta oyun öncesi bilet gişesinin önünde durur, izlemeye gelenler onun kadın olduğunu anlayamaz. Hatta kuliste rol arkadaşları bile tanımadığı o anı Ustan şöyle anlatıyor: “Kravat bağlayacağım, ben bilmiyorum kravat bağlamasını. Altta erkekler giyiniyor, üstte de hanımlar giyiniyoruz, minicik bir oda. Bir küçücük tahta merdiven vardı, patır patır indim. Bilmiyorum, kiminle çarpıştım. “Ulan o’lum dikkat etsene” dedi bağırarak. Ercan’dı galiba, o kadar yani uymuş. Kapıyı vurup erkeklerin odasına girdim. Zeki arkası dönük içeride, Zeki lütfen dedim, şunu bağlar mısın? Döndü, “Bi dakika oğlum, bi dakika” dedi kaldı. Aaa! Suzan dedi ben demedim mi sana iyi olacak diye. Hakikaten ilk intiba, bir fırlama karşılarında. Sahneye çıktık sonunda. Çok güzel oynadık.”

Oynandığı seneler içerisinde ayakta alkışlanır, kapı duvar yıkılır, salon seyirciyle dolar taşar. Yıllar sonra verdiği bir röportaj da usta oyuncu Suzan Ustan o yılları özlemle yâd eder ve “Bizim Hababam bir başkaydı” der. Ustan 23 Nisan 2006 senesinde ebedi âleme göçer, “İnek Şaban aslında bir kadın” sesleri tiyatro tarihine karışır böylece. Umarım bu hatıralar, yaşananlar görselleriyle birlikte daha derli toplu gelecek kuşaklara aktarımı yapılır. Keşke bunu ustaları yitirmeden başarabilsek…