Kovid-19 salgınıyla başlayan tedarik sıkıntısı ve buna bağlı olarak yaygınlaşan zam furyası tüketiciye zor günler yaşatıyor.
Pandemi sürecinin oluşturduğu yıkım tamir edilmeye başlanmıştı ki, Rusya-Ukrayna savaşı patlak verdi. Hem dünya genelinde hem de Türkiye özelinde yeni bir zam furyası baş gösterdi.
6 Şubat’ta yaşadığımız ve “asrın felaketi” olarak ilan edilen büyük depremin acısı hâlâ hafızalarımızda.
Şimdi ise siyonist İsrail’in Filistin topraklarında giriştiği sınırsız katliama şahit oluyoruz.
Tüm bu gelişmeler petrol ve emtia piyasası üzerine kara bulut gibi çöktü.
Dünyadaki yüksek talep ve tedarik krizlerinin yol açtığı yüksek enflasyonist süreç, gıda ve enerji piyasalarında meydana getirilen fiyat artışları piyasalarda büyük çalkantılar meydana getirdi.
İnsanlık âdeta planlı bir saldırıyla karşı karşıya.
Bir yok etme operasyonudur yaşadıklarımız.
Bir köleleştirme stratejisine şahit oluyoruz.
Herkes şu soruya cevap arıyor.
Türkiye olarak bu zam furyasından nasıl korunacağız, tekelcilerin üzerimize ördüğü fırsatçılık zincirlerini nasıl kıracağız?
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük bir indirim kampanyasını bütün marketlerden bekliyoruz. Bu konuda öncülük edenlere de teşekkür ediyoruz" çağrısıyla ilk çıkışı yapmış oldu.
Bolat’a göre, bazı ürünlerde fiyat şişirmeleri, spekülasyonlar, keyfî uygulamalar, haksız ticari talepler, stokçuluk ve fahiş fiyat artışı gibi uygulamalar görüldü.
Bütün bu tespitlerden sonra çıkıp “indirim” talep etti Sayın Bolat. Gıda perakendecilerinin fedakârlık yapmasını istedi.
Peki bu çağrı gıda perakendecilerinde karşılık buldu mu?
Evet, buldu.
Başta Tarım Kredi marketleri olmak üzere, tüketicinin “üç harfliler” olarak tabir ettiği ulusal marketler, kısmen de olsa bazı yerel marketler bu çağrıya olumlu anlamda destek vermeye başladılar. İstanbul’daki gıda perakendecilerinin üye olduğu çatı kuruluş İstanbul PERDER, bu indirim kampanyasına katılacaklarını ilk ilan eden STK olarak kayıtlara geçti.
Burada iki konuya dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi bu indirimlerin istikrarlı bir şekilde devam ediyor olması gerekliliği.
İkincisi ise Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın “denetim” eksenli indirimlerin kalıcı olması yönündeki kararlılığı.
Piyasa denetimleri yoluyla enflasyonu azdıracak uygulamalara karşı mücadelenin başarıyla sonuçlanacağı konusunda kesin ifadeler kullanan Bolat, “Bundan kimsenin şüphesi olmasın" diyor.
Bu çalışmada bizleri umutlandıran en önemli nokta ise üç bakanlığın, bu konu üzerinde ortak çalışma yürütüyor olması.
Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ortaklığında yürütülen çalışmalar umarız yakın zamanda meyvelerini vermeye başlar.
Umarız bu kararlılık sonuç verir.
Umarız tüketici çok uygun fiyatlarla alışveriş yapma imkânına kavuşur ve nefes alır.
Ancak, ulusal zincir marketlerin indirim kampanyalarıyla ilgili Sayın Bolat’a bir önerim olacak.
Söz konusu marketler indirimlerini genel etiket üzerinden mi uyguluyor yoksa “son kullanma tarihi” yaklaşan veya “ambalaj değişimine gidilen” ürünler üzerinden mi yapıyor?
Neden mi bu uyarıyı yaptım?
Ulusal zincir marketler, indirim uyguladıkları ürünler tükendikten sonra satışa sundukları yeni ürünleri, ne hikmetse eski fiyatlardan da pahalı olarak satmaya başlıyor. Yani zamlı satış yapıyorlar.
Bu konuda bakanlığın çok dikkatli olması gerekiyor.