İnsan zihninin anlam arayışı vardır. Bir işi yaparken ona inanmaya ihtiyacı vardır. Bütün bedenin o işe katılması için bu gereklidir. İnanmak; duygular, düşünceler ve beden arasında bir bütünlük sağlar. İnsanın inandığı kadar yürümesi, koşması ve çabalaması mümkün olur. İnancı zayıfladığında, insanın bütün kimyası değişmeye başlar bu da diğer sistemleri etkiler.
Ödülün büyüklüğü, koşmanın hızıyla doğru orantılıdır
Bir işin sonucunda insanın elde edeceği şey, motivasyonun temel malzemesidir. Motivasyonu sağlayan temel malzemede sıkıntı olduğunda yani çabanın gündeme geliş gayesi ile ilgili şüpheler, tereddütler oluşursa, o zaman mazeretler oluşur. Mazeretlerimiz arttıkça motivasyonumuz azalır. İşte aksamaların en baş sebebi budur. Bu bazen eksik ve yanlış bilgi sebebiyle, bazen de bildiğimizin tam da bildiğimiz gibi olmadığını anladığımızda ortaya çıkar. Bu durumda eski coşkumuz azalmaya, itici güç olan inancımız artık bizi kuşatmamaya başlar. İşte bu noktada dil değişir çünkü inancımız zayıflamıştır. Bu işin sonucunda elde edeceğimiz ödülün de anlamı değiştiği için, ödül olmaktan çıkmış, cazibesini yitirmiştir. İnancımız zayıfladığı ya da kaybolduğu için artık bu uğurda sabır, fedakârlık, üstün çaba bizde görülmez.
Düşünce yapacaklarımızın çerçevesini çizer
Bu konu neredeyse hayatın her alanında bu şekilde kendisini gösterir. Eşimizin düzgün bir insan olduğuna ilişkin inancımızı zayıflatan olaylar yaşandığında, kayınvalidemizin bizim arkamızdan konuştuğuna, anne babamızın kardeşler arasında ayrım yaptığına, patronumuzun bizim hakkımız olan parayı vermediğine ilişkin bir bilgi edindiğimizde, hemen o kişi ve o kişiyle ilişkili işlerimizi yapmada, ciddi bir motivasyon düşüklüğü görülür. Bu zihnimizde oluşan düşünceden dolayıdır çünkü eski inancımız kaybolmuştur.
Ya yanılıyorsak?
Bu meselenin iki boyutu olduğunu düşünüyorum. 1. Ya yanılıyorsak? Gerçek hiç te zannettiğimiz gibi değilse? O zaman, bizim inancımız, güvenimiz sarsıldığı için yapmadığımız şeyler, önce bizi zarara uğratmış ve kişiye karşı hem hizmet eksikliği ham de tutum farklılığı göstererek, ilişkimize zarar vermiş olmaz mıyız? İnsan beşerdir şaşar. Bu gerçeği hemen her durumda aklımızda bulundurmak, pişman olmamak için gereklidir diye düşünüyorum çünkü yapılanlar özür dilense bile ne yazık ki geri alınamaz. 2. Haklı bile olsak, bu bizim yapacaklarımızı değiştirmemeli değil mi? Ben ona karşı bir hizmette bulunuyorum fakat bunu kendim için yapmam gerekmez mi?
Ben her insana iyi muamele etmeyi hak ediyorum
Çünkü ilk muhatabım Allah (c.c). İnsan O’na ait ve değerli. Ben yaptıklarımla, kendi kişisel yolculuğumu yönetmeye çalışıyorum. Kendi içimde büyümenin, Allah’a (c.c) yakınlaşmanın ve insana değer vermenin somut bir hali olmak istiyorum. Bu bana lazım. O zaman, benim inancımı zayıflatan şeylere karşı, onlardan daha güçlü gerekçeler üreterek, kendi motivasyonumu canlı tutacak dinamiklere ihtiyacım var. Allah (c.c) her yaptığımı biliyor, görüyor ve kaydediyor. O zaman, ben ödülümü o iyi işin beden çıkması olarak görmeliyim. İyi davranışın bana nasip olması gerçek bir ödüldür. 07.02.2021