Çocukluğumdan beridir siyaset ilgi alanım olmuştur.
Ne seçimler gördük…
Ve ilk defa İzmir, kişisel radarıma giriyor. Neden böyle ifade ettim, açıklayayım.
İzmir malum, CHP’nin kalesidir.
İzmirlilerin pek çoğu seküler yaşam tarzını öncelediğini ifade eder ve belediyecilik gündemi olmadan ideolojik saiklerle CHP’li adaya oyunu basar; mutlu mesut evine döner.
Bu defa farklı bir durum yaşanıyor.
İdeoloji de bir yere kadar.
İzmir alarm veriyor.
İzmir’in yaz mevsiminde kanalizasyon koktuğunu bilmeyen yok.
İzmir, müthiş güzel doğası olmasına rağmen çok bakımsız ve kendi hâline terk edilmiş durumda.
Ülkenin şehirleri kalkınırken, mega projelerle çehre değiştirirken İzmir yerinde sayıyor.
Yenilenmeyen şehir, eskir. Kim bakımsız ve döküntü bir şehirde yaşamak ister ki?
Bakınız! İzmirli, depremi yaşadığında gördü ki AK Parti iktidarı vatandaşı kategorize etmeden, şehirleri birbirinden ayırmadan hizmeti götürüyor.
İzmir depreminde CHP’li belediye yine ön plana çıkmaktan aciz kaldı. Halka her türlü yardımı, erzağı götüren; bununla birlikte yeniden inşa sürecini gerçekleştiren yine AK Parti oldu.
Bu süreç İzmir için ufak da olsa bir aydınlanmaya neden oldu.
İzmir’deki iklimin değişmesindeki ikinci husus; artık toplum bıktı.
Nereye kadar ideolojik seçim tercihi yapılabilir ki?
Türkiye siyaset realitesinde herkes bilir ve itiraf eder ki; Erbakan ekolü ve sonrasında da Erdoğan siyaseti, belediyecilikte tüm anlayışlara fark atar.
Daha önce İzmir kadar olmasa da Gaziantep için de “solun kalesi” derlerdi. Ne oldu? CHP’li Celal Doğan döneminde şehir merkezinde bile sular akmaz, yollar onarılmaz, şehre katkı sağlayacak atılımlar hayata geçirilmez ve durağan bir seyir izlenirdi. Peki ne oldu? Gaziantepli “yeter” dedi ve oyunu AK Parti yönüne çevirdi. Bu süreçle birlikte de Gaziantep, büyük projelerle olağanüstü bir kalkınma yaşadı.
Yani demem o ki her toplumun bir doyum ve isyan sınırı vardır. İdeoloji de bir yere kadar. Hele hele belediyecilikte çok farklı öncelikler ön plana çıkmakta.
Bu açıdan bakıldığında ilk defa İzmir için “farklı bir sonuç çıkabilir” diyorum.
İzmir’den bir sürpriz gelebilir.
Sürprizi tetikleyen bir unsur da AK Parti’nin adayı olan Hamza Dağ profilinin olmasıdır.
Hamza Dağ, sahada kuşatıcı, güler yüzlü ve sempatik bir tutum içine girdi. Seküler mahallelere gidiyor, eğlence merkezlerini ziyaret ediyor...
Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994’te İstanbul belediye başkanlığı seçimleri öncesi Beyoğlu sokaklarında halkın sorunlarına yakından nüfuz etmesi gibi.
Ötekileştirmeyen bir yaklaşım ve kucaklayıcı bir anlayış…
İşte bu tarz-ı siyaset, İzmir’e nefes aldıracak gibi görünüyor.
Hizmete ve halkın huzuruna odaklı bir yaklaşım, İzmirlilerin neden tercihi olmasın?
Hem artık “garanti kent” gibi görülmenin, özensiz ve hizmetsiz siyasetin cezası olarak birilerine ders verme zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.