Sık sık vefasızlık ettiğim duygusuyla sarsılırım. Bu sabah uyandığımda da öyle oldu. Bari bugün birkaç vefasızlığımı telafi edeyim dedim. Konya’ya vefa borcumla başlayayım, izninizle.
Yıllar önce, iki Ramazan’ımı Konya’da geçirdim. Selçuklu Belediyesi’nin davetiyle, KonTV ekibinin feragatli çalışmasıyla, fikirce bereketli gece ve gündüzler yaşadım. O tatlı iklim, o sırlı ova, o tarifsiz insan sıcaklığı, sanatın ve nezaketin sessiz akışı… .
Konya’da vazifem bittikten birkaç yıl sonra, Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı ve ekibini bir başka tatlı telaşın içinde buldum. Tarifsiz bürokratik engelleri aşarak, akla hayale gelmez fiziksel zorlukları çözerek, Konya’ya değil sadece, ülkenin hepsine bir “Tropikal Kelebek Bahçesi” kazandırdı başkan. Avrupa’nın en büyüğü, en zarifi hem de… Artık Mevlana’nın hecelerinin ardı sıra “Yeşil Kubbe”ye adım atanlar, Mevlana’nın inceliğinin kaynağı olan “aşkın kanatları”nı seyretmeye de koşuyor. Konya Tropikal Kelebek Bahçesi’ni mutlaka ziyaret edin. Her kelebeğin kanatlanışında, yeryüzünde el üstünde tutulmuşluğumuzu bir kere daha kavrarsınız. Yaratıcı’nın bize her an her yerde keskin ölçülerle ve hassas dengelerle gösterdiği ihtimamı kasten sessizce sürdürdüğünü fark eder de mahcup olur ve secdeye daha iştiyakla boş koyarsınız.
Aradan epey zaman geçti. Bahar kelebekleri gibi sessizce uçmuş, ince işçiliğin ürünü, kararlı bir çabanın meyvesi, ferah-feza bir çalışmanın haberi geldi. Yine Konya’dan. Bu defa Konya Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği bir çalışma var: İslam Düşünce Atlası. İhsan Fazlıoğlu’nun danışmanlığında, İbrahim Halil Üçer’in editörlüğünde, genç bir ekibin, uzunca bir süre ter dökerek, gürültülerden uzakta tenhada inşa ettikleri, derin birikimleri ahenkle bütünleştirdikleri muadili olmayan bir çalışma bu. Üç ciltlik bir kitap ve alabildiğine cömert ve anlaşılır bir web sitesi.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve ekibinin kültüre dair zarif katkılarına önceden şahit olmuşluğum var. Bana göre bunların en mühimi, Mesnevi’nin hakkını iade etmek olmuştu. Popüler kültürün gürültüsünde boğulmuş Mevlana mecazlarını hakkıyla yorumlamak üzere ve yozlaştırılmış çevirilerle yok sayılmış Kur’ânî göndermeleri yeniden dillendirmek üzere, Mesnevi’nin Derya Örs ve Hicabi Kırlangıç tercümesini yayınladı Konya Büyükşehir. Kıymetini hemen herkesin anlayamayacağı bu özel çalışmanın yanında durmak özel bir feragattir, önemli bir direniştir.
İslam Düşünce Atlası ise, İsmail Kılıçarslan’ın ifadesiyle, bir “özgüven teklifi” olarak tebessüm ediyor. Öyle ki yirminci yüzyılda bir İslam düşünürünün adını verdiğinizde, onun kimin talebesi olduğunu, hangi ekolün devamı olduğunu, cümlelerini hangi büyük düşünüre göre kurduğunu bir harita üzerinden görebiliyorsunuz. Hakikatin hiç susmadığını, kopmayan bir çizgi halinde ısrar ettiğini gözlerinizle görebiliyorsunuz. Günü kurtarmaya yönelik pop yayımlar arasında, böylesi uzun soluklu ve sahih çalışmalar da yapılabiliyormuş; şükür…
Görsel haritalar üzerinden kolayca izleyeceğiniz düşünce akışı haritasının bana en keyif verici tarafı ise, tüm düşüncelerin en başında “Hz. Muhammed” yazması. Tek bir noktadan ateş alıyordu Gazaliler, Şazeliler, İbni Arabiler, Geylaniler, Sühreverdiler, Said Nursiler, Babanzadeler, Abduhlar, Elmalılılar, Muhammed İkballer, Cahit Zarifoğlular, Erdem Bayazıtlar, Sezai Karakoçlar… Her türlü fikrin vahyin elçiliğini hak eden ve vahyin elçiliğinin hakkını veren duru ve diri Muhammedî bilgeliğe bağlanması öylesine şahane bir manzara ki…
Oh! Canıma değsin!