15 yıl aradan sonra Türkiye’den İsrail’e dışişleri bakanı düzeyinde ilk ziyaret gerçekleşti. İki ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği görüşmede Filistin meselesinde “iki devletli çözüm” vurgusu yapıldı ve bölgede kalıcı barışın ancak bu şekilde sağlanabileceği aktarıldı.
Görüşmede masaya gelen konular arasında diplomasi, güvenlik ve ekonomik ilişkiler öne çıktı. Dış ticaretin her şeye rağmen bugüne kadar artarak devam ettiği, iki ülkenin karşılıklı olarak en çok ticaret yapan 10 ülke içerisinde olduğu vurgulandı. Ayrıca ülkeler arasındaki sivil havacılıktaki gelişmeler ve turizm olanakları üzerine olumlu beyanatlar yapıldı.
Ziyaretteki görüşmelerde Filistin meselesi önemli konular arasındaydı. Zaten Filistin, geçmişten bugüne iki ülke arasındaki ilişkilerde kilit noktası olagelmişti. Bu doğrultuda İsrail, Türkiye ile ilişkileri Filistin sorununa hapsetmek istemezken, Türkiye ile Hamas arasındaki diyalogdan rahatsızlığını da her daim dile getiriyor. Bu da çelişki barındırıyor.
İpe un sermek değilse niyetimiz Filistin meselesinden bağımsız şekilde Türkiye-İsrail ilişkilerinin olumlu seyredemeyeceğini söylememiz gerekiyor. Hem Orta Doğu’ya barış iklimini getirmek, barışı kalıcı tesis etmek hem de iki önemli ve birbirine muhtaç ülkeler olan İsrail ve Türkiye’nin ilişkilerini en üst düzeye çıkartmak için bölgede iki devletli çözümün sağlanması elzemdir. BM ve uluslararası toplumda aynı şekilde iki tam bağımsız devlet anlayışında birleşmiştir.
Barış taraflar arasında şartlar eşit olduğunda ve asimetrik durumlar ortadan kaldırıldığında ortaya çıkar. Bunun yolu Filistin’in devlet statüsüne kavuşturulmasıdır.
Filistin’de tüm taraflar artık “İsrail’i ortadan kaldırmak” pozisyonundan sıyrılıp Filistin’in tam bağımsız ve eşit haklara sahip bir ülke statüsüne kavuşturulmasını önceleme noktasına gelmeye yakınlaşmıştır. Fakat buna rağmen tarafların birbirine karşı şiddet uygulamaları ve İsrail’in her fırsatta yeni yerleşim yerlerine yönelik ilhak girişimleri sorun olarak mevcudiyetini koruyor.
İsrail’in hem Filistin yönetimine hem de üçüncü ülkelere Hamas ile teması kesin dayatmasını yapması ilişkileri çıkmaza sürükleyen başka bir durum ortaya çıkarıyor. Hamas’ın da bölgedeki huzur iklimine katkı yapmak istiyorsa İsrail’in varlığı ile ilgili pozisyonunu gözden geçirmesi gerekiyor, son yıllardaki Hamas politikasındaki değişimler buna gelecekte imkân verebilir.
Filistin ve İsrail halklarının ekseriyetinin siyasetten bağımsız olarak bir diğerini devlet olarak gördüğü yapılan kamuoyu araştırmalarından biliniyor. Halklar açısından Filistin ve İsrail’in devlet olarak tanınmasında problem gözükmüyor.
İsrail’in son yıllardaki bölge ülkeleriyle yapmış olduğu ikili anlaşmalarla yalnızlığı büyük oranda kırılmış gözükse de ülke içi güvenlik zafiyeti devam ediyor. İki devletli çözümle birlikte İsrail’de yaşadığı güvenlik sorunlarını elimine etme fırsatı bulacaktır.
İsrail’in uluslararası toplumdan sürekli eleştiri alması, bölgedeki ülkelerle yaşadığı kronik sorunlar Filistin meselesinden kaynaklanıyor.
Filistin ve İsrail arasındaki kalıcı barışın iki devletli çözüm ekseninde sağlanması birçok problemin Orta Doğu’da da aşılmasına da neden olacaktır.