Bu tatilde, Rabbim (c.c) bize çok güzel öğrenmeler nasip etti. Zihnim farklı çalıştı, notlar aldım. Balıkesir Pelitköy’de, bir akrabamızın yazlığında misafirdik çok şükür. Bu süre içinde, bir kere daha anladım ki, nasıl yaşarsa yaşasın, insanların içinde Rabblerine (c.c) açık bir kapıları her zaman mevcut ve aynı frekanstan sevgiyle yüründüğünde, kalplerin sesi açığa çıkıyor ve ortaya çıkan iman ve teslimiyet, insanı büyülüyor.
Ne ikram ettiğiniz değil, nasıl bir gönül ifadesi ikram ettiğiniz fark oluşturuyor ve o mekânı yaşanılır kılıyor. Sevgiyle pişirilen her yemek, olağanüstü lezzetli oluyor, bunu bir kere daha gördük. Evin reisi beyefendi, hayatı kolaylaştıran, pratik, evde ne eksiklik varsa onu hemencecik yapıveren, komşuların bile her türlü ihtiyacı için acil servis gibi hizmet eden harika bir insan. Tahta ranzalar yapmış, onlarda yattık. Evin her tarafına gerekli şeyleri hızlıca yapıveriyor. Onu görünce elinize tamir aletlerini alıp evi şöyle bir kolaçan edesiniz ve nerede eksik varsa yapasınız geliyor.
Eşi hanımefendi, kelebek gibi misafirlerini memnun etmek için sevgiyle, uçuştu. Daha da önemlisi, insanın vaktiyle yaşadıklarını unutamamasından yola çıkarak, değerli eşim Zekeriya beyefendinin, hakkını helâl etmenin ahiretteki mükâfatıyla ilgili anlattığı bir menkıbeyi, bir ayeti ve hadisi şerifi dinleyince, birden bire “Ben de helâl ettim” demesi hepimizi şaşkınlığa uğrattı. İçinden atamadığı ve yıllarını alan acıları nasıl birden bire eritti, nasıl aniden karar verebildi, bu nasıl güçlü bir iman ki, Allah’ın (c.c) affedenlere verdiği mükâfatı duyunca, “Tamam Allah’ım (c.c), sen öyle diyorsan ben de hakkımı helâl ettim” deyiverdi. Gözyaşlarıma engel olmadım, ağlayarak boynuna sarıldım, tebrik ettim. Bu teslimiyete ve imana hayran kaldım ve Rabbim (c.c) bana da bu teslimiyetten nasip et diye dua ettim.
Oğulları değerli delikanlı, o kadar içten, o kadar neşeli ve ilgiliydi ki, çocuklarıma ve hepimize evimizdeymişiz gibi hissettirdi.
Yüzü yüreğinin aydınlığını taşıyan harika hanımefendi, teyzeleri. Uluslararası sularda dalış yapıyor ve aklı, gönlü hep olumlu ve iyilik üzerine programlanmış. Yanında sakin, dingin ve huzurlu bir moda giriyorsunuz. Hayırlı bir eş için grup halinde dua ettik.
Anneanneleri hanımefendi ise, yavrularına harika mayasından çok şeyler katmış, sabırlı, anlayışlı, çok fedakâr. Yıllar önce üç çocuğu varmış, başka düşünüyor musun diyenlere, şaka olarak, “emeklilikte inşallah” deyip geçiştirirmiş. Ne olmuş bilin bakalım, eşi emekli olur olmaz bir oğulları olmuş. Ağzımızdan çıkanlar, hayatımıza demir atıyor.
Ve ailenin çalışkan, temiz kalpli ve disiplinli gelini. Kızı on yaşında, çok çalışkan, yardımsever ve lisanslı taekwondo yapıyor. Kulüpler arasında işbirliği yapmışlar ve tatilde bile antrenmanlarını aksatmadılar. Sadaka ve onun öneminden söz edince, eşi yardımsever, özenli ve dikkatli beyefendi ile birlikte, “hemen biz de sadaka cüzdanı alalım ve sık sık sadaka verelim” dediler. Hayra ve iyiliğe bu kadar açık ve hazır olmak bizi hayran bıraktı.
Velhasıl, zihnimiz değerli kayıtlar yaptı çok şükür.