Adana’ya gidenleriniz bilir. Herhangi bir noktasında oturun mütemadiyen geçen askeri hava araçlarının sesinden rahatsız olan halk, sıklıkla bundan şikâyetçi olur. “Gene kimi vurmaya, hangi hainliği icra etmeye gidiyor bu Amerikan uşakları” gibi serzenişte bulunulduğuna şahit olursunuz.
Evet, bu gizli homurdanmaları artık gündemimize alınması gerekiyor.
İncirlik neden hala Amerikan uçuşlarına kapatılmıyor?
Bu konunun ciddi ciddi konuşulması gerekiyor artık. Amerika’nın YPG’ye olan ısrarlı yatakçılığından sonra daha da ciddi konuşulması ve değerlendirilmesi gerekiyor.
Bir önceki cümleyi okurken ama ‘Rusya’ya karşı bir güç olarak Amerika ve NATO burada nükleer başlıklarla filan bir denge unsuru, bu dengenin ortadan kalkması Rusya karşısında bizi güçsüz konuma düşürür’ filan gibi sesler kulağıma geliyor sanki.
Her ne kadar nükleer silah olduğuna dair kesin resmi bir açıklama olmamasına rağmen NATO’nun Türkiye’de taktik nükleer silah tuttuğuna dair uzmanlar tarafından dile getirilen ve henüz yalanlanmayan iddialar da yok değil. Ve fakat eminim ki içeride bulunan hiçbir yabancı unsur dışarıdaki herhangi bir mikropla mücadelede bize fayda sağlamaz. Bilakis içeriden dışarıya sağlayacağı destekle mücadeleyi zayıflatacaktır. Hatta ve hatta içeriye operasyon çekmede dahi kullanılmıştır ki 15 Temmuz’da bu durum milletimiz tarafından da aleni gözlemlenmiştir.
Ülkemizin başına örülmeye çalışılmış olan tüm örgüler “Komünizmle Mücadele” maskesi altında yapılmış. FETÖ elebaşının yetiştirilmesi de aynı kisvede, İncirlik Üssü’nün kurgulanması ve kullanılması da.
Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra üsse daha bir önem atfeden ABD, savaş uçaklarının bakımı için planlanan (güya) üssü 12 Eylül sonrasında savaş uçaklarının hazır bulunduğu bir operasyon merkezi işlevini aleni hale getiriyor.
Yaptığım küçük taramaya göre bu alanın kullanımı ile ilgili bugüne kadar beş uluslararası anlaşma yapılmış.
Şu anda geçerli olan ABD ile Türkiye’nin 1980 yılında imzaladığı ‘Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’ (SEİA).
İncirlik Üssü adlı bir kitap yayımlayan akademisyen Selin Bölme’ye göre, söz konusu üs Türkiye’nin malı ve ABD’nin askeri varlığı ve faaliyetlerinin, tamamen NATO savunma görevleri çerçevesinde kalması gerekiyor.
Bölme, 2012 yılında yayımladığı bir makalede, “İncirlik’in de dahil olduğu SEİA’da adı geçen üs ve tesisler, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde olmakla birlikte, SEİA ile ABD’nin kullanımına NATO anlaşması doğrultusunda ve NATO savunma planları çerçevesinde kullanılmak üzere tahsis edilmişlerdir” diyor.
Ancak fiili durumda, İncirlik Üssü’nün açıldığı tarihten bu yana NATO operasyonları dışında ABD güçlerinin kendi faaliyetleri için de kullanıldığı birçok durum yaşandı.
Ve yaşanan bunca meselenin ardından hali hazırda bir Türk Silahlı Kuvvetleri üssü olan İncirlik’in ABD uçuşlarına ve tüm müştemilatına, askerlerine ve dahi asker yakınlarına kapatılması elzemdir. İçimizdeki Küçük Amerika’yı kapatalım ve yolumuza bakalım…