Son genel seçimlerden bu yana CHP’de çok şeyler oldu.
Tabii masanın diğer elemanlarında da az şey olmadı.
CHP aslında İYİ Parti’nin iç dengelerini de karıştırmak istedi ve bazı kopmalara da sebep oldu.
Lakin olan en çok da CHP’ye olmuş gibi görünüyor.
Üş başlı bir CHP’nin içeriden yaşadığı yarılma, öyle hafife alınacak bir yarılma değil.
“Değişim” diyerek CHP’nin başına geçenler şimdiden; “Ne değişim ama!” dedirtiyorlar herkese.
CHP’deki yarılma tıpkı tepeden darbe almış bir karpuzdaki gibi; yarılmaların nereye gideceği belli değil.
Düşünebiliyor musunuz?
Bu yarılma, Gürsel Tekin gibi bir CHP’liyi bile farklı parçaların içine itti.
Çok rahat manipülasyon yapma kabiliyeti olan, “kâğıttepe” siyasetinin mimarı, inşaat alanında kameralara karşı “İstanbul çamur içinde” açıklaması yapan çok kıvrak bir zekâdan, kabiliyetten bahsediyorum.
Bu demek oluyor ki CHP’nin yeni yönetimi ona bile rahmet okutacak bir kıvraklığa sahip.
Öyle ya, böylesine bir kabiliyet bile onlarla başa çıkamadı.
Allah, önce bu milleti sonra da CHP’yi korusun demek geçiyor içimden.
Özgür Özel’in bile şimdiden “Nasıl kurtulurum” dediği İmamoğlu ile yaşadığı gerilim ve etkisi hâlâ çok yüksek olan Kılıçdaroğlu faktörü, partiyi onarılması zor yarılmalara sürüklüyor.
İthamlar, iddialar, suçlamalar, hakaretler çok kolay tamir edilemeyecek kadar ağır ve süreklilik arz ediyor.
İstifalar, protestolar; “parti içi demokrasi” sloganıyla gelen, önceki genel başkanı diktatörlükle suçlayan yeni yönetimin bütün iddialarını yerle yeksan ediyor.
Yaklaşık 22 yıldır iktidarda olan ve bütün kongrelerini ve aday tanıtımlarını sükûnet içinde yapan AK Parti’yi totaliterlikle suçlayanlar, kendi içlerindeki amansız kavgayı da bir “demokrasi” masalı olarak sunuyorlar.
Yaptıklarıyla, arz ettikleri görüntüyle, kendi seçmenlerine bile “İyi ki kazanamamışlar” dedirtenler, “demokrasi sakızını” yüzsüzce çiğnemeye devam ediyorlar.
Öyle zannediyorum ki CHP’yi asıl sarsacak olan şey, tıpkı Epiktet’in ifadesinde kastettiğidir: “İnsanları sarsan, yapılan değil; onun üzerine söylenmiş olandır.”
“Olan” üzerine söyleyenin, CHP içinden olması da apayrı bir sarsıcılığa sahiptir kanaatimce.
Kavramlar tarihi bize şu hakikati göstermiştir: “Sözler ve eylemler birbirlerine etki eder ve birbirini yükseltirler.”
Tabii yükselme kudreti olanların, alçaltma kudreti de doğal olarak mümkündür.
CHP troykalığında, her bir etki alanında bulunanın diğerine sarf ettiği sözlerin, bundan sonrası için nasıl bir davranış biçimini şekillendireceğini de hep birlikte göreceğiz.
CHP’nin içinden türeyecek yeni sözler, yarılmayı derinleştirecek mi yoksa tamir mi edecek?
Kavgayı şiddetlendirecek mi yoksa uzlaşıyla mı sona erecek?
Bütün bunları belirleyecek olan şey, elbette bilge ve karizmatik bir liderlik olacak.
Fakat ufukta CHP için böyle bir ihtimal çok yakın görünmüyor…