2019 seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte içeride ve dışarıda hızla Erdoğan düşmanlığı ve onu karalayabilecek birçok olaylar silsilesine şahitlik etmekteyiz. Dışımızda gelişen aslında %100 Erdoğan’ı yeme operasyonu olan ”Katar Krizi” ile başlayayım. Burada sizlere analiz falan kasmayacağım direk meseleye gireceğim.
Katar krizinin merkezinde Erdoğan’ın Türkiye’de ve İslam dünyasında yapmış olduğu reformist toplumsal hareketleri yok etme var. Erdoğan’ı, Katar’ı ve İhvan’ı bir araya getiren şeyde sadece kendi ülkelerinde değil, bölgesel düzeyde de iktidar ilişkilerini değiştirmek. Bu ekip Ortadoğu’daki siyasetin domine edilmesine itiraz eden ekip. Ve bu ekibin lideri Türkiye yani Recep Tayyip ERDOĞAN. 17-25 Aralık operasyonlarıyla, 15 Temmuz darbe girişimiyle, Fetö ile yıkamadıkları Erdoğan’ı, Katar krizi ile yıkmaya çalışıyorlar. Çünkü Katar önemli bir müttefik, zor zamanlarımızda maddi ve manevi desteğiyle hep var olmuştur. Ne diyelim işimiz zor Allah bizlere yardım etsin ve bizimle beraber olsun.
Şimdi gelelim içerideki Erdoğan’ı bitirme projelerine. Haftalardır alenen ya da gizli, bir şeylerin mesajını vermeye çalışıyorum. Erdoğan’a karşı yürütülen karalama kampanyalarına ya bilerek destek çıkılıyor ya da bilmeyerek ama bir şey var ki halk nezdinde AK Parti’nin yani Erdoğan’ın oy yüzdesini aşağı çekmeye sebep oluyorsunuz. Göl mayalanıyor dedim ve bugünlerde bu silsileye yenileri eklendi.
Mavi Marmara ile ilgili Maliye Bakanlığı avukatının yapmış olduğu rezalet. Avukat işgüzarlık yaparak gemiye binenlerin, İsrail saldırısına maruz kalabileceğini bilmelerinin gerektiğini söylemiş. Öyle ki avukat dilekçede biraz daha ileri gitse İsrail’in M. Marmara’dan tazminat istemesi içten bile değil..! Neyse ki Maliye Bakanlığı mağdurların tazminatlarının ödenmemesi gibi bir durumun söz konusu olmayacağını söylemiş. Tabii bakanlığın o açıklamasına kadar ki geçen sürede yaşanan olumsuzluklar kime yazıldı? Recep Tayyip Erdoğan’a. Diyoruz ya ama bilerek ama bilmeyerek yıpratıyorsunuz bu adamı.
Diğer bir olay Arınç’ın damadının FETÖ’den içeri alınması ve 3 gün içinde serbest bırakılması. Buyur sana ikinci damat vakası. Bu işin alamet-i farikası kayınpederlerde sanırım, damatlar üzerinden kayınpederlerin kulakları çekiliyor. Ya da damatlar suçu kayınpederlerin üstüne atınca hâkimin yapacak bir şeyi mi kalmıyor? Anlamadım. Anladığım tek bir şey var; şu son yaşanan damatlar olayı ve krizler derin bir tahribata yol açıyor. Millet çok yaralı ve kırgın. Tabii kime yazılacak bu kırgınlıklar Maliye bakanına mı; hâkime mi? yoksa kayınpederlere mi? Uyanın ey millet oyun büyük! Erdoğan zamanında mesajı yollamıştı zaten; ”Sadece milletim beni mücadelemde kayıtsız şartsız destekledi” diye.
Sevgili okur, gelen maillerinizi ve mesajlarınızı biliyorum. Haklısınız da serzenişinizde. Bir sonra ki yazımda söz teşkilatların ve belediyelerin hataları yüzünden yıpranan Reis’i yazacağım. Sağlıcakla kalın…