İbadi’ye ne kadar güvenebiliriz?

Abone Ol

Başbakan Binali Yıldırım’ın Cumartesi günü Bağdat’ta Iraklı mevkidaşı Haydar El Ibadi’yle yaptığı görüşmeden ve Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısından olumlu mesajlar çıktı.

Bağdat, Başika Kampı’ndaki Türk askeri varlığıyla ilgili rahatsızlığını bir süredir yüksek sesle dile getiriyordu.

Iraklı yetkililer bazen Ankara’ya çağrıda bulunarak askerlerini Irak topraklarından çekmesini istiyor, sık sık da Türkiye’yi tehdit eden açıklamalarda bulunuyorlardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl Ekim ayında katıldığı 9’uncu Avrasya İslam Şurası’nda yaptığı konuşmada Haydar El Ibadi’nin Başika’yla ilgili tehditlerine adeta tokat gibi bir cevap vermiş ve aynen şöyle demişti:

“Sen benim muhatabım, seviyemde değilsin. Irak’tan senin bağırman, çağırman bizim için önemli değil. Biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin. Kim bu Irak’ın başbakanı? Önce haddini bil.”

Ekim’den bu yana ne oldu da gerginlik sona erdi?

Öncelikle sorunların çözüldüğü ve gerginliğin sona erdiğini söylemek için henüz çok erken.

“Gerginliğin seviyesi düşürüldü ve Yıldırım’ın ziyaretine zemin hazırlandı” diyebiliriz.

Ekim’den bu yana ne olduğuna gelince…

Türkiye, Rusya ve İran Moskova’da Suriye’de çözüme yönelik ortak bir deklarasyonu kabul etti.

Bağdat, Ankara’nın dengeleri değiştiren bu adımını ve kartların yeniden karıldığını gördü.

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim El Caferi, Bağdat’ın da üç ülkeye ve Astana’da yapılacak görüşmelere katılmak istediğini açıkladı.

Fakat böyle bir şeyin Türkiye’ye tehditler savururken gerçekleşmeyeceğini Iraklı yetkililer de biliyor.

Bu arada şayet Türkiye, Rusya ve İran üçlüsüne Irak da eklenirse bunun Ankara ve Moskova’ya karşı Tahran’ın elini güçlendireceğini de not edelim.

Türkiye ise PKK / PYD ile mücadele ederken bir yandan da Bağdat’taki hükümetle uğraşmak istemiyor.

Çünkü Haydar El Ibadi’nin “Irak’ın egemenliği” bahanesiyle Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalar başta ABD’ye, BM’ye ve hatta Arap Birliği’ne koz veriyor.

Şimdi en azından Bağdat’tan yükselen rahatsız edici birtakım sesler kesilecek.

Haydar El Ibadi önceki gün Yıldırım’la yaptığı görüşmenin ardından Türkiye’nin Başika Kampı’ndan çekilmeyi kabul ettiğini açıkladı.

Irak televizyonunun haberinde konuyla ilgili herhangi bir ayrıntıya yer verilmedi.

“Türkiye Irak’ın egemenliğine saygı duyacak” ifadesiyle yetinildi.

Anladığım kadarıyla sorunun karşılıklı iyi niyet çerçevesinde çözülmesi yönünde sağlanmış bir görüş birliği var.

O kadar.

Türkiye, Irak’ın ve diğer komşularının egemenliğine de toprak bütünlüğüne de öteden beri hep saygılı oldu.

Asıl sorun Irak topraklarındaki PKK varlığı ve Türkiye’ye oradan gelen tehdit.

Yıldırım’ın Bağdat ziyareti sırasında yayınlanan ortak bildiride Irak PKK’yla mücadele konusunda Türkiye’ye söz verdi.

İki ülke de topraklarında herhangi bir terör örgütünü bulundurmayacaklarını ve iki ülkenin milli güvenliğini tehdit eden herhangi bir faaliyette bulunulmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.

Haydar El Ibadi de ziyaretten hemen önce yaptığı açıklamada, “PKK’nın Irak topraklarını kullanıp Türkiye’ye saldırılarda bulunmasını kabul etmeyiz. Anayasamız da buna izin vermiyor” demişti.

PKK’lı teröristlere maaş ödeyen Haydar El Ibadi’nin terör örgütüyle mücadele konusunda verdiği söze ne kadar güvenebiliriz?

PKK’yı yuvalandığı Irak topraklarından çıkarmaya Bağdat’ın gücü yeter mi?

Bu soruların cevabını pek olumlu değil.

Fakat en azından Türkiye’nin elinde Irak’a “Söz verdiniz, sözünüzü yerinize getirin” deme imkânı var.

Şayet Irak “Gücüm yetmiyor” derse o zaman da uluslararası toplum önünde bir daha “egemenlik” yaygarası yapamaz.