Huzuru bozmak için ellerinden geleni yapacaklar; çünkü ne başka bir çareleri var ne de başka bir becerileri. Bıktırma denilen bir taktik vardır hani, sınırlarını zorlarlar insanların ve umut ederler ki bir an gelir, bıkar ve bırakırsın. Aşırı angaje olmuş radikal “Hayırcılar”ın, “Hayır” oyu verenlerin değil, “Hayırcılık” satanların, yaptığı bu huzur bozarak bıktırma taktiği onların bulduğu yeni bir şey değil. İslam tarihi buna benzer yüzlerce fitne fesatla dolu. Hepsi birbirinin aynısıdır çünkü son tahlilde hepsi aynı iblis tarafından tasarlanmıştır.
“Referandumdan bir ‘Evet’ sonucu çıkmamıştır, herhangi bir Anayasa değişikliği söz konusu değildir, yeni bir Anayasa’yla yeni bir sisteme geçilmiş değildir, çünkü bu referandum yok hükmündedir. CHP olarak Meclis’ten çekiliriz” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ne yapmaya çalışıyor?
“Biz bitti demeden bitmez” diyen Can Dündar ne yapmaya çalışıyorsa aynısını… “Silahlı mücadeleye hazır olun” diyen Feyzi İşbaşaran ne yapmaya çalışıyorsa aynısını… Askerlerin geçiş yolunda bomba patlatan PKK ne yapmaya çalışıyorsa aynısını… Bulanık suya ihtiyaçları var; çünkü açıktan gezemezler. Huzurun bozulmasına ihtiyaçları var; çünkü taş üstüne taş koyamazlar. Ayrışmamıza, birbirimize düşmemize ihtiyaçları var; çünkü bütüne ait olmazlar. Her gün onlara cevap yetiştireceğimiz yalanlara ihtiyaçları var; çünkü hakikate dair teklif getirmezler. Zayıflamış içinden karışmış, ayağına ağırlık bağlanmış Türkiye’ye ihtiyaçları var; çünkü başka türlü söz geçiremezler. Her anı kavgalı, her anı gergin bir ortama ihtiyaçları var; çünkü başka türlü değerli olmazlar.
Önceliklerimizi değiştirmekten başka çareleri yok, çünkü önceliği Büyük Türkiye olan bir nesil, hepsini arkada bırakıp yok olmaya, çürümeye terk ediyor. Bu kadar büyük, bu kadar kadim ve bu kadar derin planı CHP kendisi mi yaptı; yoksa bilerek ya da bilmeden sadece köleliğini mi yapıyor? O zaman, rahmetli Malik El-Şahbaz’ın dediği gibi; iyi nişan alıp kuklacıyı vurmamız lazım…