Bir devir kapandı.
28 Şubat bir kere daha bitti.
Halk bir kere daha kazandı.
Elitistler bir kere daha kaybetti.
Toplum mühendisliğinin perde arkasındaki dış güçler bir kere daha yenildiler.
***
Aydın Doğan medyadan çekildi. Hürriyet ve CNNTürk başta olmak üzere medya kurumlarının satışını gerçekleştirdi.
Aydın Doğan kimdi? Hanesinde hafta sonu kahvaltısında pijamalarıyla Başbakan karşılayacak kadar seçilmişler karşısında kendisini “rahat” hisseden, “hükümeti ben yıktım” diyecek kadar “cüretkar” bir medya patronuydu.
Doğan medyanın 40 yıllık basın tarihi, medya etiği açısından çok problemli ve çok kirli…
Şuradan başlayalım:
Hürriyet Gazetesi’nin “Türkiye Türklerindir” sloganı bu topraklara ayrımcı bir dili yerleştirmek ve Türklerin dışındakileri ötekileştirmek için mi kullanılmıştır? Değilse “Millet sevdalısı bir gazete” olarak ‘Türk milleti’ni vurgulamak ve bunu esas aldığını mı göstermek istemiştir?
Hürriyet Gazetesi her zaman ayrımcı, ötekileştirici, bölücü ve üstenci diliyle Türk basının yüz karası olmuştur. Millet sevdalısı değil bilakis millet düşmanı bir gazete olarak her fırsatta milletin değerleriyle alay etmiştir. Milleti beğenmeyen köşe yazarları, millete hep yukardan bakarak bir şeyler öğretmenin peşinde olmuşlardır. Hürriyet Gazetesi milletle barışamamış, haber dilinden yorum köşesine bu kavgasını yansıtmıştır.
Hürriyet Gazetesi halk karşıtı olmakla kalmamış, ‘operasyon gazeteciliği’ yaparak dış mihrakların bu topraklardaki siyaseti dizayn aracı olmuştur.
Manşetlerle darbeye zemin hazırlayan, yalan manşetler üzerinden askere darbe çağrısı yapan gazete, başlı başına ‘vesayet kurumu’ işlevi görmüştür. Halkın seçtiklerine karşı, halka rağmen oluşturulan bu yayın politikası milletin faydasına hizmet etmemiş, milletin kuyusunu kazarak dış düşmanlara katkı sağlamıştır.
Hürriyet buydu işte.
Peki, Demirören’e satışı gerçekleştirilen gazete, önümüzdeki dönemde nasıl bir yayın politikası izleyecek? Bu çok tartışılan, cevabı merak edilen bir soru.
Hürriyet’in satışıyla iktidar yanlısı bir politika izleyeceğini iddia edenler zaman içinde yanıldıklarını göreceklerdir. Hürriyet muhalif çizgisini devam ettirecek gibi görünüyor.
‘Güçlü muhalif basın’ın varlığı iktidara tehdit değil bilakis fayda sağlar.
Muhalif basın derken bunun olmazsa olmaz kriterlerini de sıralayalım. Muhalefet yapmanın da ilkeleri vardır. Öncelikle ‘milli’ olması gerekir.
HÜRRİYET’TE YENİ DÖNEM
Beklenen nedir? Nasıl bir muhalefet tarzı?
1- Halkıyla kavga etmeyen, halkın değerlerini benimsemese bile saygılı olan, halkın değerlerine operasyon çekmeyen bir yayın dili olması beklenir. Mesela halka “bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam” söylemlerini yakıştırmamak gibi…
Bu kapsamda sıralayabileceğimiz; İmam Hatipler, Diyanet fetvaları ve Hocaefendilerin söylemleri üzerinden maksatlı, kasıtlı masa başı kurgu haberlerin artık son bulması umulur.
Her kötü fiilin başına İmam Hatipli veya İmam sıfatı ekleyerek “muhafazakârlar tacizcidir, hırsızdır, kadın döver, çocukları okula göndermez” algı operasyonlarına son vermeleri beklenir.
2- Siyasete dizayn çabalarına son vererek, halkın oyuna saygı duyan ve darbeyi özendirecek her türlü sorunlu cümleden kaçacak bir yayın politikası ve hassasiyet beklenir.
3- FETÖ- PKK ve DHKP/C ile işbirliği imajı verecek veya onların argümanlarının pazarlandığı bir mecra olmaması beklenir.
Umulur ki; Hürriyet yeni dönemde demokrasi ve değerler açısından özenli bir dil geliştirir ve tertemiz bir sayfa açar.