16 Temmuz 2016’dan beri bu başlıkla bir yazı yazıp yazmamayı çok düşündüm. CHP’nin genel başkanlık koltuğunda oturan Kemal’in terör örgütü PKK ve YPG’yi övücü yaptığı her açıklamadan sonra bilgisayarın başına koştum. Sıcağı sıcağına Kemal’e cevap olacak yazılar karaladım.
Yine Kemal’in 15 Temmuz darbesi hakkında yaptığı; FETÖ’yü aklayıcı, koruyucu, darbecileri masumlaştırıcı açıklamalarından sonra da yazılar karaladım. Bu konuyla ilgili bir kaç yazım da yayınlandı. Görünen o ki Kemal benim uyarılarımı dikkate almıyor. Çünkü hem PKK terör örgütü hem de FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi hakkındaki sakat açıklamalarına devam ediyor.
Kemal benim yazılarımı okumuyor. Benim bildiğim, bir siyasi parti genel başkanının danışmanları; kendisine akıl ve taktik verdikleri kişiyle ilgili yazıları okurlar. Liderlerine ona göre yeni taktikler verirler ya da yeni açıklamalar yaptırırlar. Anlaşılan Kemal’in danışmanları, Doğan Medya’nın gazetelerini okumaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Mevzumuza gelelim…
Kemal, kontrolden çıkmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı girdiği onlarca seçimi kaybetmiş olmak ayarlarını fena halde bozmuş. En yakın seçim 2019’da. O seçimi kazanmak için içerideki ve dışardaki Erdoğan düşmanlarına attığı güllerden Ankara/Berlin, Ankara/Washington, Ankara/Tel-Aviv ve Ankara/Pensilvanya arasında duble yol yapılır! Ama duble yol değil, 10 şeritli yolda da yapsa Kemal’in 2019 sonrası siyasi mevta olmasını bu güçlerin hiçbiri engelleyemez.
Kemal, kendisini bekleyen sonu bildiği için ateşle oynuyor…
“15 Temmuz bir tiyatrodur” ve “SİHA’lar sivilleri vurdu” sözlerinin hesabını Kemal’e sormanın zamanı geldi…
Her seçimde vatandaş sordu, soruyor. Ama vatandaşın verdiği mesajı anladığı yok…
Siyasi Partiler, Sivil Toplum Örgütleri ve medya da hesabını soruyor, ama adam anlamıyor.
Artık Kemal’in anlayacağı birinin kendisiyle konuşması gerekiyor. 40 yıldır devam eden terörün ve 15 Temmuz darbe girişiminin en büyük mağdurları olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başı olarak Hulusi Paşa’nın Kemal’i Karargâh’a çağırma zamanı geldi.
Binlerce sivilin, polisin ve askerin şehit edildiği 15 Temmuz darbe girişimine “tiyatro” demenin hesabını verme zamanı geldi. Darbe gecesi rehin alınan Hulusi Paşa’nın gözlerinin içine bakarak “tiyatro” yalanını bir daha söylesin bakalım!
40 yıldır; askerimizi, polisimizi, sivil halkımızı öldüren PKK terör örgütüne karşı mücadele eden askerlerimizin “sivilleri” vurduğunu iddia etmenin hesabını da verme zamanı geldi. Hükümete muhalefet etmek, İHA’ların üretimini durdurmak için TSK’ya çamur atmanın hesabı artık sorulmalı.
Türkiye’nin PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadeleye alçakça, kahpece saldırmak bir siyasi parti liderinin yapacağı iş olamaz. Kemal, “SİHA’ların sivilleri öldürdüğünü” iddia etmekle çizgiyi aşmıştır. Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşımıştır.
Hükümete karşı yapılacak muhalefetle Türkiye’nin varlığını devam ettirmesine karşı yapılacak muhalefet ayrı şeylerdir. Bu ikisi arasında çok açık ve kalın bir kırmızı çizgi vardır. Kemal’in bu çizgiyi görmemesi imkânsız. O görmüyorsa etrafında adam diye gezdirdiklerinin görmesi gerekiyor.
Sayın Hulusi Paşa’ya bu çağrıyı yapmayı bir yıldır ertelememin sebebi; askerin siyasete müdahalesine her zaman ve her koşulda karşı olmamdır…
Ancak gelinen nokta Kemal’in bir siyasetçi olmadığını anladım. Teröre moral vermek, teröriste kalkan olmak, terörün propagandasını yapmak, devletin terörle mücadelesine bel altı saldırmak dünyanın hiçbir yerinde siyaset değildir.
Bunu yapan da siyasetçi değildir!
Kemal’i, Almanya, ABD ve İngiltere büyükelçilerinden dinlediği masallardan uyandırmanın zamanı geldi. Bu işi Hulusi Paşa dışında yapacak kimse kalmadı.
Eğer Hulusi Paşa da uyandıramazsa…
Bu saatten sonra söyleyeceği her şeyi yok hükmünde sayıp, Kemal’i 2019’da önce sandığa, sonra da tarihe gömmek bu milletin birinci ve asli görevidir!..