Hükümetin Kültür Programı…

Abone Ol

Önceki hafta başbakan Davutoğlu, yanında Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal olmak üzere hükümetin kültür programını genel hatlarıyla açıkladı.

Bir kültür insanı olarak yıllardan beri gerek belediyelerin, gerekse hükümetin kültür faaliyetlerini, derinliğini, arkasındaki düşünceleri takip ediyor, değerlendiriyorum. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki, hükümetlerin eylem planları şimdiye kadar hep ekonomik, siyasi, kalkınma ve bayındırlık üzerine olmuştur. Onca yaşıma geldim, onca hükümet gördüm, şimdiye kadar kültür eylem planı diye bir şey duymadım ben. Bu açıdan bakınca sevindirici diye düşünüyorum. Tabi, zaman neyi gösterecek, içini nasıl dolduracaklar, biz kültür insanlarının beklentisini karşılayacak mı, ya da, ekonomi ve bayındırlıktaki kalkınmayla eş değer mi olacak, takip edip göreceğiz.

Ekonomik, bayındırlık, alt yapı, üst yapı kalkınmasına öncelik verilmesi belki de şimdiye kadar normaldi. Neden derseniz, ülke genelinin illaki önceliği ekonomi, kalkınma, bayındırlık olacaktır. İnsan açken, bozuk yollarda ilerlerken, akşam eve götüreceği ekmeği düşünürken, kültür, sanat, edebiyat illa ki geri planda olacaktır. Türkiye bu öncelikli aşamaları tamamladı çok şükür. Sıra, Davutoğlu’nun da bir kültür insanı olması hasebiyle, kültürel kalkınmaya geldi diye düşünüyorum.

İsim Kültür ve Turizm bakanlığı olunca, ağırlık daha çok turizme verildi şimdiye kadar. Turizm işinden ekmek yiyen binlerce insanın olması, ayrıca ülkeye para/döviz getiriyor olması da, bu alana daha çok yatırım yapılmasının gerekçeleriydi. Bu anlaşılabilir belki.

Lakin şimdi, geç kalınmış da olsa sıra kültür de. Bu beklenilen, arzu edilen güzel bir gelişme. İşin içinde yıllarını kültüre, sanata, edebiyata vermiş bir insan olarak burada bakanlığa bir kaç hatırlatma yapmak istiyorum. Okur, dikkate alır, uygularsa, kendi faydalarına…

Öncelikle bakanlığın bu alanda faaliyet gösteren STK’larla çalışmalarının sayılarını artırmaları gerekir diye düşünüyorum. Zira bu her ne kadar resmi anlamda hükümet işi olsa da, daha çok kültüre sevdalı, edebiyata meraklı, ekonomik kalkınmadan önce kültürel kalkınmayı önceleyen sivil toplumun işi bence. Zaten, hükümetler ilgi göstermeden önce de bu işi biz yapmıyor muyduk? Ekonomik kalkınmadan önce kültürel kalkınmanın olması gerektiğini vurgulamadık mı hep? Benim gördüğüm, anladığım kadarıyla bakanlık bu alanda STK’larla az çalışıyor. Sayısını artırması gerekiyor.

Nerden mi çıkartıyorum bunu?

Söyleyeyim. Kabul edilen, uygulanan projelerden görüyorum.

Anadolu’da yaşıyorum. Yıllarca STK’larda çalıştım. Hala da öyle. Kültür derneği olarak bakanlığa pek çok proje yazdık kültürel etkinlik için. “Devede kulak” tabiri bile, gelen miktarı vurgulamak için yetersiz. Yüzde bir, belki de iki oranı, meramımı anlatmak için yeter sanırım. Bu komik miktarlarla hiç bir şey yapamazsınız siz. O yüzden de dernekler Anadolu’da emekliye emekliye, itekleye itekleye, zoraki yürürler. Ne çalışan elemanı olur, ne üyelerinin birbirlerini görüp, sohbet edecekleri mekanı bulunur, ne üyelerine ikram edeceği çayları. Pek çok yerde adeta sığıntı gibi dururlar.

Başka bir şey; projeyi sunuyorsunuz kültür bakanlığına, sonra bekliyorsunuz. Destek verip vermeyeceği meçhul. Siz sağa, sola borçlanıyor, etkinliği yapıyor, bitiriyorsunuz işi. Bakanlık, eh işte, maddi desteği o zaman gönderiyor. Göndermeme ihtimali de var. Hatta daha yüksek. Siz, vakıf ya da dernek olarak yapmış olduğunuz etkinliğin ücretini bir yerlerden buluyorsunuz. Artık belediyelerin kapısını mı çalarsınız, özel sektöre mi müracaat edersiniz, yoksa başka bir kaynak mı ararsınız, bilemem… Ama sorumluluk sizde.

Peki, gelirleri sadece üye aidatlarına ve verirse eğer özel sektör bağışlarına bağlı bir dernek, ne kadar etkinlik yapabilir ki? Anadolu’da çıkan dergilere bakın; hemen hepsi de rica minnet, özel sektörün üç beş kuruş bağışıyla ayakta durmaya çalışan emeğinin karşılığı.

Daha söyleyeceklerim çok. Lakin, bu uyarılarım dikkate alınsa bile o da yeter. Kültürel manada bayağı yol alınmış olur.

Anadolu’da yaşayan bir yazar, bir STK’cı olarak şunu görüyorum ki, kültürel manada Anadolu patlamak üzere. Kabuğu çatladı, çatlayacak. Sadece küçük bir destek, küçük bir itekleme, hatta yeri geldiğinde ufak tefek övgüler bile patlamaya gerekçe olabilir.

Benden söyelemesi.