Hollanda iyi oku burayı!

Abone Ol

Ey Hollanda!

İşitmişiz ki atlarınla, itlerinle, topraklarında yaşayan Türk halkını korkutmaya yeltenmişsin.

Niçin?

Yaptığın haksızlığı protesto etmek için toplanıp, ülkelerini savundukları için.

Şunu çok iyi bil;

Sen ekmeğe “agu” derken biz; atın iyisine “doru”, yiğidin iyisine “deli” derdik.

Çapını bil!

Kurulduğun 1581’de seni kimse iplemezken, bir de üstüne “asi” yaftası yerken, benim Osmanlı ceddim, Sultan Üçüncü Murad Han döneminde, bağımsızlığını tanıyan ilk devlet olmuştu.

Hatta seni adam yerine koyup, büyükelçi statüsünde ilişkiler dahi kurmuştu.

Senin, Habsburglar’a karşı ayakta kalabilmek için Osmanlı’dan ciddi destekler aldığını çok ama çok iyi biliyoruz.

Seni, sömürgeci Venediklilerin “kralına karşı isyan edenler” diye yaftalamasına karşı acıyıp, kapitülasyonlarla destekleyen biz değil miydik?

Sayemizde Akdeniz’i tanıdın, ticaretler yaptın, koloniler kurdun, kıyı eyaletlerimizde ticaret yapma imkânı buldun.

Nankörlük yapma!

Maalesef, nerede sende o incelik…

Ve tıpkı Fransız akrabaların gibi, senin de topraklarında türlü sapkınlıkların baş gösterdiğini duyarız.

“Yasal” eşcinsel evliliklerden tut, “yasal” uyuşturucu kullanımına, ensest ve her türlü kepazeliğe müsaade eder olmuşsun.

Sınırından geçilir geçilmez, esrar kokusundan geçilemeyen bir bünyen olduğunu duyarız.

Çok yazık…

Ve sen, “kadın hakları”ndan gem vururken Red Street adı altında, vitrinlerde pazarladığın kadın bedenlerine hiç değinmeyelim istersen.

Senin Bizanslı ataların, her türlü sapkınlığı, fenalığı meşru kıldığı için helak edilmediler mi?

Afrika’da, Hint adalarında, Endonezya’da, günlük mahsul üretimini tutturamayan sömürgen altındaki insanların bileklerini, vahşice nasıl kestiğini biz, iyi biliyoruz.

Bize “barbar” dersiniz ama sizinki beş beterdir!

Daha kendi topraklarında konvansiyonel ortamı tutturamadığın için, eyaletlerin dahi kendilerini “Hollandalı” olarak addetmiyorlar değil mi?

Kuyruk acını anlıyorum Sayın Wilders!

Orta Asya bozkırlarından kalktık, dedelerinizin elinden önce Anadolu’yu, sonra “kutsal” kıldığınız Konstantinapol’ü alıp, adını “İslambol” yaptık, sonra yetmedi, Doğu Avrupa, İtalya ve Viyana kapılarına kadar dayandık diye mi çekemiyorsun bizi?

Hatırlıyor musun Hollanda, hani Alman akrabaların tarafından sömürüldüğünde, İngilizlerden “aman” dilemiştin bir zamanlar?

Sırf yalakalık olsun diye, İngilizceyi de resmi dil ilan etmiştin.

Yapılan iyiliği başlarına kakmak gibi olmasın ama…

Hâlbuki benim Sultan Abdülmecid dedem, senin o yardakçılık yaptığın adamlara yani İrlanda eyaletine 1845-50 yıllarında yaşanan kıtlık nedeniyle 5 gemi dolusu erzak yardımı yapmıştı.

Belgesiz konuşmuyoruz. Aç, bak arşivlere… Hatta onlara sor bizi…

Bizi bize değil, ele sor, anlatsın demişler malum…

Nankörlük etme! Ukala olma!

Ciddi ticari potansiyele sahip bir ülke olan Türkiye’yi kaybetme!

Aklını çalıştır!

Diyeceğim ama yine anlamayacaksın.

Maalesef, faşizm tüm vücudunu sarmış durumda.

Çabuk gaza geliyor ve rasyonel davranamıyorsun.

Ve maalesef, kafayı çalıştırmıyorsun.

Kaybeden sen olursun. Yol yakınken tavsiyem…

Çık ve özür dile! Dikilme! Direnme! Ve dünya malına asla güvenme!

Yel vurur, sel alır… Mal gelip geçicidir ama dostluklar ebedi kalır…