Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, mazlum Suriye halkını bombalarken, Türkiye hava sahasını da ihlal ettiği için Türk F-16’lar tarafından düşürülen uçak krizine ilişkin açıklamasında, “Mevcut Türkiye yönetimi, uzun yıllardır ülkesini kasten ‘İslamlaştırmaya’ yönelik iç politika izliyor” demiş.
Elbette Putin, Batı sistemiyle uyumlu ılımlı bir İslam’ı kastetmiyor.
Ya da İslami değerlerden çok modern dünyanın dayattığı değerleri benimsemiş bir İslam’ı…
Veyahut kapitalist sisteme entegre olmayı normal görmeyi…
Putin hem o İslam’ı hem de faiz, kumar ve zina gibi gayri meşru filleri modern hayatın normali olarak gören klavye ve light İslamcıları da kastetmiyor.
Putin ve dostlarının Batı’nın maşası haline gelmiş ve Ortadoğu’da İslam adı altında terör estiren, Müslümanlara savaş açan zihniyete de bir şey dediği yok.
Bilakis destekleri var onlara.
Mesela “Suriyeli mazlumlara bombalar yağdırılırken, “Onlar bizim ırkımızdan değildir” diyenlerle hiçbir sorunu, derdi, kavgası ve düşmanlığı yoktur Putin’in.
Bilakis dostlukları var onlarla.
Türkiye’nin meşru müdahalelerine “AK Parti’nin bu dış politikası yanlıştır” diyenlere bir şey dediği yok Putin’in.
Bilakis övgüleri var onlara.
Hatta İslami kılıf altında Batı’nın şakşakçılığını yapanları, AK Parti’nin politikalarını beğenmeyip 300 bin Suriyeliyi öldüren Esed’le Şam’da fotoğraf çektirenleri, Mavi Marmara’yı eleştirenleri, MİT
TIR’larına operasyon yapanlarla bir sorunu yok Putin’in.
Şer güçler koca bir İslam coğrafyasında cirit atarken, Osmanlı’yı inkâr edip küçük bir Selanik’e razı olanlarla niye kavgası olsun ki!
Putin’in bahsettiği ve korktuğu, İslami bir nizamın inşasına katkı sunacak dinamiklerin bu topraklarda harekete geçmesidir.
Putin’in korktuğu asırlarca dünyaya hükmeden Osmanlı nizamıdır.
Putin’i rahatsız eden Diyarbekir ile Kudüs’ü, Şam ile İstanbul’u, Konya ile Bağdat’ı, Antep ile Halep’i aynı gören Müslüman bir anlayıştır.
Putin’in korktuğu “Suriyeli kardeşlerimizi bombalayan Rusya bizi de bombalıyor” gibi düşünenlerdir.
Dikkat ederseniz Putin, İran İslam Cumhuriyeti’nden değil, Türkiye’nin İslamlaşmasından rahatsız.
Tıpkı ırkçılık ve ulusçuluk gibi mezhepçiliği de dinin önüne koyan bir anlayıştan razıdır Putin.
Putin’in korktuğu “ne Doğu ne Batı ne Rusya ne ABD’de illâ İslam” diyenler.
Suriye savaşı başladıktan sonra zihin zehirlenmesi yaşayan ve Batı’nın Ortadoğu’da kalan son temsilcisi Esed ile özgürlük mücadelesi veren mücahitleri aynı kefeye koyanlarla bir sorunu yok Putin’in.
Ancak “Küfür tek millettir” düsturunu teyit ediyor ve bunun gereğini yapıyor Putin.
Olağanüstü durumlarda bilinçaltına attığı gerçeği bir anda açık ediyor.
Bunu söylerken de uluslararası kamuoyuna ve Batılı dostlarına ispiyonculuk yapıyor, mesaj veriyor. “Türkiye elden gidiyor” diyor.
Şimdi emperyalistlerin yüz yıl önce parsellediği ve üzerinde sömürüsünü sürdürdüğü coğrafyalar, kimlikleri, inanç ve değerleri ile var olmak, yeniden ayağa kalkmak için mücadele veriyor.
Bu mücadelecinin başında Türkiye geliyor.
Putin farkında olmadan bu gerçeği de ifade ediyor.
En büyük tesellimiz, mazlum milletlerin özgürlük mücadelelerine ilham olma potansiyeline sahip Türkiye’nin doğru yolda olması, şecaatini anımsaması ve bu istikamette kararlılıkla yürümesidir.
Zillete razı olmamak ve izzete talip olmak nedir ki başka.