‘Yeni sınamalar ve yeni durumlar’ en çok da Orta Doğu’daki devletler için geçerli bir realite.
Son günlerde siyasetin en tepesinde “vadedilmiş topraklar hezeyanı” tartışılıyor.
Bu kavram onlarca yıldır basın ve medyada dillendirilir, ele alınırdı ve fakat tehdit ve riskin seviyesinin artması nedeniyle bu defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerinden dinledik, MGK toplantısının çıktılarında gördük.
Öyle ki TBMM’de yeni yasama yılının açıldığı gün siyasilerin pozisyon alışlarındaki farklılık bize; “Gün birlik olma günüdür.” mesajını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HDP’lilerle tokalaşması ve CHP’li vekillerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayakta alkışlamaları bu manzarayı oluşturan mesajlardı.
Konjonktür siyasileri içeride daha ‘yapıcı’ bir duruşa zorluyor.
Çünkü dışarısı oldukça hareketli!
Öyle ki 7 Ekim’de başlayan süreç bir yıl olmasına rağmen bitmedi, aksine yayılmaya başladı. “İsrail nerede ve ne zaman durur” sorularının cevabı ise bilinmiyor.
İsrail, Gazze ve Batı Şeria olmak üzere Filistin topraklarında soykırım uygularken Lübnan ve Yemen’i vuruyor. İran’a yönelik harekete geçip geçmeyeceği de yine soru işareti.
İSRAİL’İ SALDIRGAN, ZALİM VE KÜSTAH YAPAN “ŞEY”
Dokuz milyonluk ülke, nasıl oluyor da bölge için bu denli büyük bir tehdit anlamı taşıyor?
Bazı akademisyenler İsrail’in sayılan tüm bu ülkelerde ve olası yeni bölgelerde savaşı çıkarması ve sürdürmesini mümkün görmüyor, “İsrail’in kaynağı sınırlı” diyor.
İsrail’i bu denli saldırgan yapan şey, arkasındaki büyük güçlerin varlığıdır. İsrail’in askerî kaynağında sınırlılık söz konusu değil.
İsrail ne kadar silah ve mühimmat isterse ondan daha fazlası ABD tarafından temin ediliyor.
ABD’nin bölgeye yaptığı yığınağı irdeleyelim, işte o zaman konu daha iyi anlaşılacak.
Açık kaynaklardan temin edilen bilgiye göre ABD 7 Ekim'den sonra bölgeye;
• Altı ayrı ülkeye anti-balistik THAAD HSS,
• Yedi ayrı ülkeye Patriot HSS,
• Üç uçak ve onlarca ek taarruz gemisi,
• Nükleer denizaltıları ve 40 bin asker,
• Yüzlerce F-35/F-22/F-15/F-16 ve A-10 ağır bombardıman uçağı gönderdi.
Aşağıdaki tablo, donanma gemilerine dair bir resim veriyor.
ABD güçleriyle birlikte Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere de ek olarak Kızıldeniz'den Akdeniz'e, Körfez’den Hint Okyanusu’na kadar yığınak yaptılar.
İşte bu tablo, İsrail’in fütursuzca saldırmasına ve yayılmacı politikayı pratize etmesine neden oluyor.
Bağnaz dinî argümanlarını, şiddet odaklı uygulamalarla hayata geçiriyorlar.
YENİ BİR KARA OPERASYONU OLUR MU?
Yanı başımızda böyle sapkın bir terörist ülke yapılanması olması hasebiyle ülkemiz hükûmeti ve askerî yapılanması gereken hazırlığı tedbir amaçlı hayata geçirmektedir.
Millî Güvenlik Kurulu, 3 Ekim 2024 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıda PKK ve türevlerine, PKK’nın ağababalarına ve İsrail kapsamındaki tehdide yönelik mesaja yer verildi.
Bu mesaj ve hazırlıklar şimdilik tedbir amaçlı.
Fakat gerekli olduğunda Türkiye, demir yumruğunu indirmekten çekinmeyecektir.
Medya çevrelerinde konuşulan yeni bir kara operasyonu olasılığı şimdilik askıda.
Peki, ne zaman hayata geçer?
Tahminime göre Türkiye, İsrail’in Suriye’ye girmesi durumunda, böyle bir olasılık gerçekleşirse buna en büyük cevap olarak; PKK’nın Suriye’deki işgal ettikleri topraklara kara operasyonu düzenleyerek pozisyon alacaktır.
Türkiye her şart ve koşul için hazırdır, hazırlıklıdır.
Birliğimiz daim olsun, bayrağımız hep dalgalansın, ezanımız her zaman minarelerimizden seslendirilsin.